MUTLULUK NEDİR?
NAZIM
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
İşin kolayına kaçmadan ama,
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
Ne de ak örtüde elmaların
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
1961 yazı ortalarında Küba’nın resmini yapabilir misin?
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yemem gayrının
Resmini yapabilir misin üstat.
Yazık yazık Havana’da bu sabah doğmak varmışın resmini yapabilir misin? …
ABİDİN DİNO’NUN CEVABI
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan
Hasretle kucaklayabilseydim Seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini.
Başında delikanlı şapkan,
Kolların sıvalı, kavgaya hazır
Bahriyeli adımlarla düşüp yola
Gidebilseydik meserret kahvesine,
İlk karşılaştığımız yere
Ve bir acı kahvemi içseydin.
Anlatsaydık…
Bu, çok kıymetli, çok yönlü iki sanatçımız, eşsiz insanlar. Nazım Hikmet ve Abidin Dino. Şiirlerinden kısa kısa bölümler alarak sizlerle paylaştım.
Peki, mutluluk neydi? İki güzel insanın karşılıklı kahve içmesi mi? Denizi seyretmek mi? Hoş bir müzik, rengârenk bir çiçek, melodili şakıyan bülbülü dinlemek mi? Bir çocuğun annesinin kucağında uyuması mı? Bir sevgilinin güvenli omuzu mu, yoksa sevdiğinin saçlarının kokusu mu?
Gerçekten Mutluluk neydi? Üzerinde dumanı tüten sıcacık bir çorba mı? Özlediğin, sevdiğin bir insan ile hasretle kucaklaşmak mı? Dokuz ay karnında taşıdığı bebeğini kucağına alan bir kadının gözyaşları mı?
Bu yazımı kaleme almadan önce, birçok arkadaşım ile görüştüm. Hatta sosyal medyada da minik bir anket te yaptım. Çok büyük oranda insanımızın mutlu olmak için, ulaşılması zor şeyler istemediği de ortada.
– NewYork Central Park manzaralı, Michelin yıldızlı bir restorant ta, karışık çeşnili Pekin ördeği yemek istiyorum.
– Yaz tatilimi Maldiv Adalarında, kış mevsiminde de İsviçre Alplerine kayak yapmaya gitmek istiyorum.
Sözlerini hiç kimseden duymadım. Ülkemiz insanlarının istekleri o kadar insani ki!
– Çocuğuma iyi bir gelecek hazırlamak, O’ nu meslek edineceği güzel bir okulda okutmak. Sonrasında hayatını idame ettirecek bir işinin olmasını.
– Sevdiğim bir insan ile kahve içmek, sohbet etmek.
– Başımı sokacak bir evimin olması,
– Sağlığımın iyi olması,
– Sabah Bismillah deyip, işime gitmek,
– Sıcacık bir çay ve simit,
– Sevdiklerimin yanımda olması,
– Deniz kenarında yürümek,
– Nasılsın diyen dostlarımın olması,
Ne kadar da samimi ifadeler değil mi? Aynı Nazım Hikmet şiirinde ki dizeler gibi.
İşte bu insani istekleri, ülkenin yıllardır yönetiminde olan siyasetçiler halkı için yapmıyor, ya da yapamıyor. Küçük bir çocuğun başını okşamak yerine, kafasına vurmak. Bir kadının kahkahasına eşlik etmek yerine, ayıplamak. Kocaman bir ağacın gölgesinde oturup serinlemek yerine, boşu boşuna o ağacı kesmek, yakmak ve yandığını seyrederek karşısında oturmak. Çıplak ayakla toprakta yürüyüp tüm olumsuz enerjisini bedeninden atmak yerine, betonlaşmış bir şehirde boğulmak…
İşte, Mutlu Olmayı Bilmeyenin, Bir Başka İnsanı Mutlu Etmesi de Ne Yazık ki MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR.
İşte bu olsaydı, Nazım. Yapardım mutluluğun resmini,
Buna da ne tual yeterdi, ne de boya…
Gülbin DAL
TARİGDER Kadının Sesi Koordinatörü