Bir Milletin Kurtuluşu, Bir Milletin Tutsaklığı…
4 Eylül 1919 – 11 Eylül 1919 Sivas Kongresi
102 yıl önce ülkemizin tam bağımsızlığı şiarı ile bir araya gelen Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının yaptıklarını bir de, o günlerin yokluk ve imkânsızlık, koşullarına göre değerlendirmek gerekir.
O insanlar kararlıydı, inançlıydı, azimliydi ve aklını yüreğini ortaya koymuşlardı.
Sivas kongresinin hedeflerini alınan kararlarını ve sonuçlarını burada yazmayacağım. 102 yıl önce var olan değerlerimizin bu gün, ne kadar çok değiştiğinden bahsedeceğim.
Zaman ilerledikçe, insan olarak daha çok gelişir, öğrenir ve pozitif olarak, akla ve bilime doğru gelişme kaydetmemiz gerekmektedir. Çünkü insan olmanın gereği budur. Ancak günümüz koşullarında görüyoruz ki, teknolojik olarak imkân olarak ne kadar gelişmiş ve çoğalmış isek; sevgi, cesaret, dostluk, yardımlaşma, temizlik, saygı, doğruluk, nezaket, bilgi ve vicdan olarak geriye, en geriye hatta yok olmaya doğru gitmişiz.
Aklımızın ve kalbimizin birlikte uyum içerisinde olması ifade ettiğim tüm bu değerleri oluşturur.
”İnsanı insan yapar.”
Peki bir milleti millet yapan değerlerimiz nedir?
Vatan, Bayrak, Kültür ve Dildir. İşte bunlarda Milli değerlerimizdir. Vatan, sadece bir toprak parçası değildir. Vatan; üzerinde yaşayan insanlar için Hürriyet demektir.
Bayrak, sadece bir sembol, şekil ve kumaş parçası değildir. Bayrak ülkemizin şanlı tarihini hatırlatan hepimizin sevdası, milletimizin temel nişanesidir.
Yaşadığımız zamanlarda, gözle gördüğümüz her şeyin, maneviyat ve değer olarak ifade ettiğimiz çok şeyin artık bir fiyatı var.
Şu anda bu satırları okuyan birçok insanın, ‘Abartmışsınız, yok artık’ dediklerini duyar gibiyim. Ancak şöyle bir kaç dakikanızı ayırıp dingin bir şekilde düşünüp değerlendirirseniz eminim bana hak vereceksiniz. Elbette burada kararlı, azimli, çalışkan, aklını ve yüreğini ortaya koyan, doğruluk ve adaleti savunan, içinde merhamet ve vicdan duygusu taşıyan insanların var olduğunu çok iyi biliyorum.
Ancak;
Bilgiyi WhatsApp gruplarına düşen kısa yazılardan öğreniyorsak, “Adalet” gücün elinde şekilden şekle giriyor ise, münasip bir evliliğin sevgiden daha çok kimin neyi var, değerlendirmesi ile vuku buluyor ise, mutluluğu, kendi içimizde, bir çiçekte, hoş bir günaydın da değil de; “Alışveriş mi yapsak? Tatile mi gitsek? Hangi mekânda ne yesek içsek? Bunu sosyal medyada paylaşıp, ardından acaba kaç beğeni almışız? Ve bu sayının çokluğunda buluyor isek; başarılı olmayı, çalışmaya, alın terine, bilgiye öğrenmeye değil de, hedefe ulaşmak için her yol mubah deyip, acımasızca ve pervasızca insanların üzerine basıyor isek, liderliği, hiç kimsenin fikrini almadan, sizi onaylamayan görüşleri değerlendirmeden, “ben ne dersem o olur”. Yönetimi ile yapıyor isek, saygıyı, en büyük benim, sen kimisine getiriyor isek, 102 yıl önce aklını, yüreğini, cesaretini, emeğini, gücünü, vicdanını, bilgisini, kararlılığını, mütevazılığını, sevgisini, liderliğini ortaya koyan Sivas Kongresini gerçekleştiren o insanlardan çok ama çok şey öğrenmemiz gerekmektedir.
Yoksa 102 yıl sonraya bırakacak hiç bir şeyimiz kalmayacaktır.
Gülbin DAL
TARİGDER Kadının Sesi Koordinatörü