Felaket Vurguncuları
6 Eylül 1975’de gerçekleşen Diyarbakır – Lice Depreminin ardından Babam Abidin DAL’ın kaleme aldığı yazısını okurlarımla paylaşmak istedim.
8 Eylül 1975 yılında Yeni Ortam Gazetesinde yayımlanmıştır.
“Bu günlerde ülkemizde, yine doğanın acımasızca meydana getirdiği Diyarbakır – Lice Depreminin hasarlarını yaşıyoruz. Lice ilçesi ve köyleri depremin şiddetini en ağır biçimde yaşıyor.
Gazetelerde yayımlanan fotoğraflara bakıp ta içimizin yanmaması, gözlerimizin dolmaması mümkün değil.
Dün Varto – Hınıs’da, bugün Lice’de olan depremlerin gazete haberlerini ardı ardına okumaya devam ediyoruz.
Derme çatma plansız, izinsiz, güvensiz evlerin beraberinde nice hayatların nasıl yıkılıp yok olduğuna hep birlikte şahidiz. Yoksulluk ile mücadele eden halkın şimdide sevdiklerinin yitip gitmesi ile kahrolduğunu görüyoruz
8 nüfuslu bir aileden geriye sadece küçücük iki çocuk kalmış.
Depremde evi yıkılan aile, otobüs durağına sığınmış.
Tek varlığı iki büyükbaş hayvanı olan yaşlı amca, yıkılan ahırın enkazı altında kalan hayvanları için gözyaşı döküyor. Bu göz yaşı sadece hayvanları için mi?
Enkaz altında kalanlar, hastaneye götürülmeye çalışan yaralılar…
Evet Lice’den yükselen acı haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Bu acıyı, sefaleti, yokluğu yaşayan halkımız, yalnız bırakılmışlığın, çaresizliğin, yitip gitmenin, kayıpların, çırpınışların arasında eriyip gidecekler. Bu acı çark dişlileri onları un ufak edecek. Yinede her şeye rağmen, kendi yoksullukları ve yalnızlıkları içerisinde hayata tutunmaya çalışacaklar.
Halkımız bu ağır tabloyu göğüslemeye çalışırken, en acısı da bu yoksul, acılı, kimsesiz insanların hayatlarını sömürerek bir kaç milyoner komprador daha yetiştirme gayreti içerisinde olan düzenin küstahlığıdır.
(O zaman Süleyman Demirel Başbakanlığında 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti görevdeydi)
Şimdiden Ankara otellerine, onların Bar Amerikanlarına, lobilerine keneler ve at sinekleri gibi üşüşmeye başlamışlardır bile. Bunların arasında kereste tacirleri, demir tacirleri, çimento tüccarları Ankara’nın mütenevvi semtlerine bürolarını, danışmanlıklarını çoktan kurmuşlardır. Milletimizin makus talihi, kara kaderi üzerine şampanya patlatarak, viski şişeleri açarak kazanacakları ihalelerin, komisyonların hesabını yapıp, tatlı paralarına kadeh kaldırmalarının keyfindedirler.
Çünkü Onlar için her türlü acıdan kar çıkarmak, para kazanmak mubahtır.
Onlar için Milli duyguları, dini duyguları sömürerek istismar ederek çalmak milleti galebe sokmak sebebi – adidir.
Bu müteahhit, tüccar kesimin esas amaçları, hayal ettikleri parayı nasıl elde edeceklerdir. Ve yollarına çıkan kim varsa acımadan, düşünmeden ezip geçeceklerdir.
Daha sonra da bunun adına Milliyetçilik, Vatanseverlik, Mukaddesatçılık diyeceklerdir.
Doğa bugün de garibanları, kimsesizleri zavallıları yok etti. Ancak bu insanları esas yok edenler, tüm insani duygularını kaybetmiş bu varlık düşkünleri değil midir?
İlerde bu düzenin değişeceğini ve halkımızın layık olduğu yönetim ile yönetileceklerine inancım tam.
Lice Halkına, ülkeme çok geçmiş olsun”.
Abidin DAL
Sene 1975
Sene 2022
Halkın yokluğu, acıları, yalnızlığı, kimsesizliği, sahipsizliği derinleşerek devam ediyor, canım babam.
Amerikan Barlarda şampanya patlatanların, viski yudumlayanların yanlarına yenileri de çoğalarak eklendi.
Biraz daha sefa sürsünler.
Ben senin kızın, vatansever, Atatürkçü yoldaşların oldukça, bu Amerikan Bar- cılar asla emellerine ulaşamayacaklar.
Babama En Derin Saygılarımla…
Gülbin DAL
TARİGDER Kadının Sesi Koordinatörü