KENDİMİZİ GÖZDEN GEÇİRELİM LÜTFEN
Kendimize dürüst olalım. Hepimiz ara ara hata yapıyoruz çünkü insanoğlu hata yapan bir varlık. Kişiden kişiye hatanın dozu ve zamanı değişse de hepimiz hayatın her diliminde hata yapabiliyoruz. Bazen hepimiz bazı görevlerimizi basite alırız ya da yapmamız gerekeni umursamaz, eringeç, vurdumduymaz, bencil olabiliriz. O ânı düşünür, sonrasının hesabını yapmayız. Dilde asla o davranışı normal görmez ama uygulamada zayıf düşer yaparız. Çevremize ve çocuklarımıza da kötü örnek oluruz.
Yaptığımız o basit gibi görünen ama bize ve memleketimize maddi manevi zarar veren hatalarımızı dile getirmek istedim. Lütfen hepimiz kendimizi gözden geçirip bir daha o hataya düşmeyelim derim. Birçok örneği olsa da bu kötü davranışlarımızın birkaçını sayalım ve en yakın zamanda da hep beraber kendimizi düzeltelim lütfen!
-Hepimiz Türk milleti olarak pikniğe gitmeyi ve mangal yakmayı çok severiz. Keyifli piknik sonrası, evimize dönerken bazılarımız çöplerimizi, sigara izmaritlerimizi ve mangal küllerimizi olduğu yerde bırakır vicdanı rahat evimize geliriz. Hâlbuki tüm çöplerimizi ağzını kapatıp varsa ya çöp konteynerine atmalıyız veya poşetleyip ağzını da kapattığımız o çöplerimizi arabamızın arkasına koyup evimize geldikten sonra çöp konteynerine atmalıyız. Piknik yerini görmek istediğimiz gibi temiz ve düzenli bırakmalıyız doğru olan da budur!
-Döktüğümüz mangal artıkları sönmemiş olabilir, buna çok dikkat etmeliyiz, yangına sebep oluruz. Söndürmeden çevreye attığımız sigara izmaritleri de yangınlara sebep olabilir. Bunun birçok örneğini gördük. Bunun da vebali çoktur. Ülke olarak da orman yangınları maddi manevi büyük kayıptır.
-Her yıl dikkatsizliğimizden, bencilliğimizden orman yangınları yaşıyoruz. Hele hele bu yıl hepimizin ciğerleri yandı, kavruldu hemen hemen her bölgede üst üste yangın çıktı. Gazete haberlerine göre bu yıl“Türkiye’de yangınlarda son durum: 28 Temmuz’dan bu yana 53 ilde çıkan 270 orman yangınından 267’si kontrol altına alındı.” Yaklaşık iki haftadır yangınlar ara ara kontrol altına alınsa da hâlâ bazı bölgelerde yeni yangınlar çıkıyor. Bugün Antalya’nın cenneti Manavgat’ta yine yangın çıktı, denildi. Bu yangınların sebepleri ne olursa olsun ülke olarak büyük kayıplarımız var. En acısı da bir sürü dilsiz canlıya bu yangınlar mezar oldu. Halk ve devlet el ele verip çok çaba sarf etse de çok zarardayız çok… Dileriz bu yangınlara sebep olanlar eğer bilinçli yaptılarsa yetkililer en yakın zamanda bu karanlık sayfaları aydınlatır.
Ormanın faydalarını yazsam sayfalar alır. Aşağı yukarı herkes de bunları bilir aslında. Boş cam şişeleri de yangınlar için aynı büyük tehlike teşkil eder. Mutlaka derleyip toplayıp uygun çöp bidonlarına atmalıyız hatta geri dönüşüm yerlerine teslim etsek daha da asil bir davranış olur, değerlenmiş olurlar. Ülke ekonomisine de faydalı oluruz.
Ülkesini seven her birey her şeyi en ince düşünmeli, hesap etmeli. Ülkesine asla zarar vermemeli… Kuru kuru sevgi, kurumuş ot gibi yanıcıdır. Sevgi emek ister sabır ister şefkat ister özveri bekler… Ülkesini sevmeyen de çekip gitsin başka ülkeye yoksa aldığı o her nefes ona, haram katran olur. Her iki dünyada da vebali çok büyüktür… Hesabı kitabı bilmek, düşünmek lazım. Aklı yerinde olan herkes üstüne düşeni yapsın lütfen!
Ben 1989 yılında ortaokulu bitirip babamla Adıyaman’dan İstanbul’a Validebağ Sağlık Meslek Lisesini okumaya giderken ilk kez otobüs ile uzun yola çıkmıştım. O yıllarda bazen özellikle kış aylarında yirmi dört saat otobüs yolculuğu yapardım. Yol bitmek bilmezdi, bazen arızalar olur bazen yol kapanır, sabrımızı zorlardı. Gitmeler gelmeler kolay değildi. O zamandan bu zamana kadar ara ara şehirlerarası otobüs yolculuğu yapıyorum.
-Hep dikkatimi çeker. Otobüs muavinleri, uzun yol boyu yolculara değişik ikramlarda bulunur. Bu yolcular için küçük atıştırma, küçük eğlenceler gibi hoş bir davranış. Ama bazı muavinler bunun sonucunda çıkan o çöpleri poşetleyip herhangi bir yola fırlatır ya da uygunsuz bir yere bırakırlar. Bazıları ise tüm çöpleri toplayıp poşetleyip mola yerine kadar sabreder ve çöp konteynerine bırakırlar ki normali de budur. Yol boyu çöp poşetleri hiç hoş bir görüntü olmuyor ve hijyene de aykırıdır. Hatta bazıları da diğer yolculara zarar verebilir. Çünkü rüzgâr etrafa savurabilir. Ya da bazı hayvanlar yol kenarındaki o poşetleri dağıtabilirler ki hiç hoş olmaz bu manzara.
-Kendi aracıyla yolculuk yapanlardan bazıları da yol boyu uygunsuz yerlere çöplerini aracın camından yollara fırlatır. Ne arkasından gelen aracı düşünür ne de temizliği bilir… Keşke o çöplerin dili olsa da o kişilere bir şeyler söylese ya da geri dönüş yapıp aracın içine atanın suratına gelse çarpsa!
-Ülkemizin üç tarafı da çok şükür masmavi denizlerle çevrili, mavinin tüm tonları göze, gönle bayram ettirir âdeta… Dalgalar sarmaş dolaş dans eder gibi… Sahildeki incecik kumlar ayaklarınızı masaj yapar gibi okşar, denizin şifalı suyu vücudunuza değdikçe denizkızı öpücüğü verir gibi. Bin bir derde şifa, büyük nimet deniz suyu, yılın yorgunluğunu alıp götürür. Bu da ruh dünyanıza mutluluk ve huzur verir. Bedenimizse rahatlar güzel hayallere dalar. Şu üç günlük dünyada derdi, kederi kısa süreli de olsa bembeyaz köpükler siler süpürür bedenimizden ve ruhumuzdan. Ama bu güzelliği bozan o kadar nankör insan var ki… Çoğu kez şahit oldum. Yedikleri mısır koçanını (sömek)denize fırlatanlar, ağzındaki sakızı, sigarayı denize atanlar. Deniz keyfi sonrası yediklerinin çöpünü ve çocuk bezini şezlongun altına bırakıp çöp kutusuna götürme zahmetinde bulunmayanlara yazık… Giydiği mayoya baksan, taktığı gözlüğe baksan bu ortamı bilen, görmüş geçirmiş bilinçli insan dersin. Ben deniz olsam bu kişileri affetmem, acımam yutarım, derinliklerime götürürüm.
-Hepimiz tuvaletlerimizde tuvalet kâğıdı kullanıyoruz. Bu da hem sağlığımız için önemli hem de hijyen için gereklidir. Genital bölgenin nemli kalması başta mantar ve birçok hastalığa sebep olur. Bunun için de tuvalet kâğıdını kullanmalı ve genital bölgeyi iyi kurulamalıyız. Ama o kurulanan tuvalet kâğıtlarını asla alafranga veya alaturka tuvaletlere atmamalıyız. Zamanla eriyor gibi denilse de borularda birikerek tıkanıklığa sebep olur ki bu da maddi manevi hiç hoş olmaz. Belki bize zarar vermez ama zemin katlar için daha çok tehlikeli. Apartmandaki her daire bencillik yapmadan wc’lerine bir çöp sepeti koymalı içine birer sağlam poşet de koyarak çöplerini çöp sepetine atmalı derim.
-Evin mutfağı da önemli.Lavabolarımızı temiz tutmalıyız. Küçük de olsa yiyecek ve yemek artıklarını dökmeden gerekirse lavaboda ince bir süzgeç kullanmalıyız. Bizim lavabodaki birikintiler bize zarar vermez belki ama zamanla yan komşumuza ya da bir alt komşumuzun borusunda sıkıntı yaratabilir bu da yine maddi manevi çok zor olur. Kısacası çok dikkatli olmalıyız, bir maydanoz artığı bile birikintiye sebep olur. Tamirat en zor iştir. Eşyalar zarar görür, ev toz içinde kalır. Hele hele doğru dürüst, merhametli usta bulmak da büyük bir şans…
-Apartman hayatının artıları ve eksileri vardır. En önemlisi de her daire üstüne düşeni yapmalı ve kimse kimseyi rahatsız etmemeli… Üst katlarda oturanlar, alt katları düşünmeli ve sofra, çarşaf vb eşyalarını balkondan, pencereden silkelememeli. Balkonun iç tarafını silkeleyip sonra gerekiyorsa süpürüp çöpleri çöp sepetine koymalı, sırf toz şeklinde ise de balkon yıkanmalı… Yüksek sesle konuşmamalı, balkonda oturuluyorsa ses tonuna dikkat edilmeli, eğer müzik dinlenilecekse de müziğin sesi komşusunu rahatsız etmemeli. Dış kapı önlerine ayakkabı, terlik bırakılmamalı hem görüntü hiç hoş olmaz hem de merdiveni kullanacak diğer komşulara sıkıntı olabilir.
İşte basit gibi görünse de daha da birçok örnek verebiliriz bu yazdıklarıma. Kısacası: Dikkatsiz ve bencil davranırsak hem cepten kaybedebiliriz hem strese girebiliriz en önemlisi de birey olarak bazı sorumluluklarımızı yerine getiremezsek yeni nesile kötü örnek oluruz, ülkemize bile zarar vererek büyük günah işlemiş oluruz. Buna en iyi örnek de bilinçsizce, bencilce, dikkatsizce sebep olduğumuz orman yangınları değil mi?
11.06.2021
Fatma ÖZGER BİLGİÇ