FLAŞ HABER:
Ana Sayfa EĞİTİM-TİYATRO-EDEBİYAT-ŞİİR-MÜZİK, GÜNDEM, YEREL GÜNDEM 14 Ağustos 2021 452 Görüntüleme

Tarsus İnternet Gazetemizin; Şiir Koordinatörü Fatma ÖZGER BİLGİÇ Ödül Aldı

Tarsus İnternet Gazetemizin; Şiir Koordinatörü Fatma ÖZGER BİLGİÇ Ödül Aldı

Şair Fatma ÖZGER BİLGİÇ Şehit Öğretmen Buminhan TEMİZKAN’ın Annesine Yazdığı Şiire ŞİİR Yazarak ÖDÜL Aldı

Buminhan TEMİZKAN’ın Hayatı

20.08.1968 tarihinde Tarsus’un Yenice kasabasında doğdu. Babasının memuriyeti dolayısıyla. İlkokulu Silifke, Evkaf Çiftliği köyünde, ortaokulu Huzurkent kasabası Danyal Uysal ortaokulunda, liseyi Tarsus Cumhuriyet Lisesinde okudu.

Altı kardeş ve ailenin ikinci evladıydı. Önceleri hukuk okumak istese de daha sonra tarih bilimine olan ilgi ve sevgisinden fikir değiştirerek 1989 yılında Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümü Tarih Anabilim Dalını yatılı ve burslu kazanarak büyük bir heyecanla üniversite hayatına başladı. Tarihe olan ilgisinden kendisini bu konuda zaten iyi yetiştirmişti.

Üniversitesini başarıyla dört yılda bitirdikten sonra, 16 Ağustos 1993 tarihinde çok sevdiği öğretmenlik mesleğine tayini çıktı. Doğu hizmetini yapmak için ilk tayin yeri Tunceli ili Mazgirt ilçesi Darıkent kasabasında ilköğretim okulunda tarih öğretmeni olarak görevine başladı ve ilk öğrencileriyle buluştu.

Meslek hayatının ikinci yılına başlarken 11.09.1994’de gece saat 22.30 sıralarında PKK terör örgütü tarafından altı öğretmen arkadaş o gece şehit edilirler. Ruhları şad olsun.

 

Fatma ÖZGER BİLGİÇ’in Hayatı

15.09.1971 tarihinde Adıyaman’da doğdu. İlköğrenimini Adıyaman Hürriyet İlköğretim Okulunda tamamladı. İstanbul Validebağ Sağlık Meslek Lisesi Hemşirelik Bölümünü bitirdi. 1993 yılında Çorum S.E.M’de göreve başladı. İki yıllık yükseköğretimini Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hemşirelik Bölümünde, dört yıllık yükseköğretimini Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Bölümünde tamamladı. 1995 tarihinde Yılmaz Bilgiç’le evlenerek Tarsus İHL’ye revir hemşiresi olarak atandı. Hâlen Tarsus Devlet Hastanesinde çalışmaktadır. Emin Özger, Deniz Özge adında iki çocuğu vardır. Şair Orhan Oyanık’la beraber şiir programları organize etmektedir. Şiirleri birçok gazete, dergi ve antolojide yer almıştır. Türkiye ve diğer Türk Cumhuriyetlerinde yaklaşık beş yüz kişilik bir şair grubuyla farklı şiir etkinliklerine katılmakta ve belirli sürelerde bu etkinliklere devam etmektedir. İlesam ve birçok derneğe üyedir. Eserleri: 1.Yeni Bir Dünya Kursak Tarsus 2006. 2.Denize Düştük Tarsus 2016. 3.Aşka İdam Tarsus 2016. 4.Hasretin Kavuruyor Tarsus 2016. 5.Şiir Gözlüm İstanbul

2016 Orhan Oyanık ile birlikte. 6.Aşkın Kıyısı İstanbul 2016 Orhan Oyanık ile birlikte. 7.Şiir Perisi İstanbul 2016 Orhan Oyanık ile birlikte. 8.Aforizma Denizi İstanbul 2018 Orhan Oyanık ile birlikte. 9.Yürekten Damlayan Öyküler İstanbul 2018 Orhan Oyanık ile birlikte.  10.Gönül Heceye Uçtu Şiir Adana 2019 Orhan Oyanık ile birlikte.11.Masal Şehrine Yolculuk Adana 2020 Orhan Oyanık ile birlikte. 

 Bestelenen Şiirleri: Bırakma Beni (Ozan Dertli Şinasi) – Yürü Dünya, Beni Ancak Dağlar Anlar ve Canımın Cananı (Âşık Ziya Var) Sen Yoksun Ya (Murat Duman), Kara Sevda, Özledin mi, Yaktın Beni, Yoksulluk, Artık Dönsen, Başıma Bela mısın,  Yeter Artık,  Artık Dönme (Fatma Özger Bilgiç) Sevemedin Sen, (Yüksel Ekinci) tarafından bestelenmiştir. Hazırladığı Antolojiler:  1.Allah, Kur’ân-ı Kerim ve Hazreti Muhammed Şiirleri Güldestesi İzmir 2017. 2.Anne ve Baba Yüreğinden Evlada Şiirler Güldestesi İstanbul 2018. 3.İlklerin Şehri Tarsus’tan Kültür Başkenti İstanbul’a Şiir Köprüsü Güldestesi Adana 2019. 4.Demlenmiş Şiirler Güldestesi İstanbul 2020. Ayrıca otuza yakın antolojiye de şairimiz şiirleriyle, öyküleriyle katılmıştır.

 

Fatma ÖZGER BİLGİÇ; Buminhan TEMİZKAN’ı Anlatıyor

İSMİNE YAKIŞIR BİR YİĞİT

  Bumin Han TEMİZKAN ismi gibi yiğit, ismi gibi gözü pek ve ismi gibi çalışkandı. Yanlışı gördü mü müdahale eder, haksızın karşına çıkar, hesap sorar, küsleri barıştırır, arada şiir yazar, dost sohbetine bayılır, boş zamanlarında çiftçilikle uğraşır, kabir ziyaretlerini sık sık yapardı. Ölüye de diriye de saygısı sonsuzdu. Efendiliğine herkes hayrandı. Merhameti yüreğini hep gül bahçesine çevirirdi. Fakirlere yüreği dayanmaz, elinden geldiğince de yardım ederdi. Şartlar ne olursa olsun vatanına milletine sadıktı, insanlık görevinin bilincindeydi. Vatan için, bayrak için can verirdi.

Daha ilkokul sıralarında bile kendine güvenen, çalışkan, kabuğuna sığmayan okumayı, yazmayı seven hep yaşının üstünde konuşup dikkat çeken zeki bir çocuktu…

İlklerin şehri Tarsus’un Yenice kasabasında doğan Bumin Han hem okulunda hem de cami hocasından din dersini alıyor, kendini yetiştiriyordu. Namaza olan düşkünlüğü bir başkaydı. İlkokul sıralarında namaza başlamıştı. Şartları ne olursa olsun o namazına özenip Rabbine şükrünü, teşekkürünü bir borç bilirdi. Her fırsatta ibadetini büyük bir titizlikle eda ederdi.

Öğrenciliği boyunca derslerinde hep başarılıydı. Daha lise çağlarındayken İmam Hatip Lisesinde okuyan arkadaşlarından Osmanlıcayı, Kur’ân-ı Kerim’i daha iyi biliyor okumayı ve yazmayı çok seviyor ve arkadaşlarına da yardımcı oluyordu. O, düz lisede okusa da kendini her alanda dolu dolu yetiştiriyordu. Boş gezen, boş konuşan kişileri pek sevmezdi.

Lise son yılında bir ara hukuk düşünse de tarihe olan sevdası onu tarih öğretmenliği okuyamaya yönlendirdi. Bir zamanlar babası da kısa bir süre öğretmenlik yapmıştı. Babası Necati gibi, abisi Mehmet Can gibi öğretmen olacaktı. Zaten alt yapısı sağlamdı. Kendine güveni tamdı.

Üniversite ona statü ve diploma verecekti. Merakından tarihin derinliklerine inmiş, araştırmalar yapıyordu. Kimi Bumin Han olmuş, Orta Asya bozkırında at koşturuyor, yeni bir devlet kurmak için planlar yapıyor kimi Fatih olmuş İstanbul’u fethetmek için kılıç sallıyor kimi de Mustafa Kemal olarak Samsun’a çıkmış, yeni bir diriliş ve yükseliş için tarih sayfalarında yolculuğa planlar yapıyordu. O, tarihin tozlu ve zorlu yolların esrarengizliğini soluyordu. Tarih onun için nefes almak, huzurlu olmak, mutlu olmaktı.

Herhangi biri, tarih konusunda yanlış veya eksik bilgi verdi mi hemen alevlenir, bir coşkuyla konuyu büyük bir titizlikle anlatır, örnekler verir, âdeta tarihi yaşar gibi coşkuyla karşı tarafı bilgilendirirdi. Sorulan her soruya cevap verir, merakları giderirdi. Onu dinleyen büyülenirdi. Birçok konuda olduğu gibi tarihe meraklıların da akıl hocası idi.

1989 yılında Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümü Tarih Bölümüne burslu olarak büyük bir sevinçle başladı.  

Farklı bir mekân, farklı bir kültüre girse de hemen uyum sağladı. Derslerine dört elle hemen sarıldı. Fakir, yoksul sınıf arkadaşlarına bursunu verir. Hakkı olan harçlığını da babasından isterdi, hatta her yaz tatili memleketi Tarsus’a gelir, babasının arazisine bamya eker ve bir köylü gibi işine dört elle sarılır, bamyaları toplayıp satar o parayı biriktirir, altına çevirir, o yoksul arkadaşlarına harçlık dağıtırdı. Annesi bazen bu huyuna kızsa da aslında oğluyla gurur duyuyor, onu yeri geldi mi takdir ediyordu. Bumin Han bunu biliyor, anasına naz ederek: “Anacığım çıkınından bana biraz para ver, senin de hayra ihtiyacın var.” der biriktirdiği parasına annesinden aldığı parayı da katar ve okuluna gittiğinde de ihtiyacı olana o paraları bölüştürürdü.

Bir yaz tatilinde bamyalar az verir. Yeter anasına: “Bir inek sana bir inek bana…” deyip iki inek alır. Sütünü, yoğurdunu satar parayı, altına çevirir ve helalinden para kazanıp biriktirerek ihtiyacı olan arkadaşlarına kazandığı parayı dağıtırdı. O, bunu hep yapardı. Yaptığı her iyiliğin üstünü saklar ve sessizliği tercih ederdi. Arkadaşları ona hayrandı.

1993 yılında Dicle Üniversite Sosyal Bilimler Bölümü Tarih Bölümünü bitirmiş ve 16.08.1993 tarihinde bin bir hayalini kurduğu çok sevdiği tarih öğretmenliğine tayini çıkmıştı. Doğu hizmeti için ilk görev yeri Tunceli ili Mazgirt ilçesi Darıkent kasabası ilköğretim okuluna tarih öğretmeni olarak görevine gitti.

O zamanın şartları bazı yörelerde çalışmak hele hele öğretmen olmak cesaret ve mangal gibi yürek isterdi. Terör olayları bitmiyordu, halk tedirgin diye korku doluydu. Birçok şeyden mahrumdu. Tarih sayfalarında terör ara ara çok can alsa da halk, devlet, asker birlik olsa da yaşanan acıların önüne geçilemiyor, bu acılar yürekleri dağlıyordu. Bazı aileler doğu ve güneydoğuya evlatlarını öğretmen olarak göndermiyorlardı çünkü terörün ilk hedefinin öğretmen olduğunu biliyorlardı. İnsanları cahil bırakmak, istediği gibi kullanmaktı. Okuyan kesim haksızlıklara direnecek, yoksulluğu bitirecek, kalkınmak için emek ve yürek verecekti. Kısacası her birey kendine, ailesine, vatanına, milletine duyarlı, hayırlı, bilgili ve faydalı olmak demekti. Bu da düşmanın işine gelmiyordu.

Bumin Han sevinçlerle başladığı mesleğine dört elle sarılıyor, öğrencileriyle kaynaşıyordu. Konu tarih olunca sınıfta kaplan kesiliyor öğrencileri pürdikkat derse dalıyorlardı. Öğretmenliğinin ilk yılında öğrencileriyle özel ilgilenir, öğrencilerine okumanın, Türk olmanın önemini hep anlatırdı. Okulda sevilip sayılan bir öğretmendi. Göreve yeni başlamış bu bekâr genç öğretmen, yılların öğretmeni gibi mesleğini en güzel şekilde icra ederdi.

İlk dönem muhtarın evinde kalsa da ikinci dönem birkaç arkadaşıyla birlikte okulun boş olan bir bölümünü lojman yapmak için kolları sıvarlar, gerekli tüm çalışmaları beraber yaparlar ve lojmanı düzene soktuktan sonra okulun ikinci eğitim öğretim döneminde lojmana öğretmen arkadaşlarıyla beraber taşınırlar. Bazı arkadaşları bunu tehlikeli görse de o ve onun gibi düşünen arkadaşları terörün tehditlerine aldırmıyor, korkmuyorlardı. “Görevimizin ve maaşımızın hakkını en iyi şekilde vermeliyiz…” deyip dik ve korkusuz duruyorlardı.

Yaz tatili yaklaştıkça yüreği buruklaşsa da annesine, ailesine olan özlemine sarılıyor günlerini dolu dolu yaşıyordu. Çevresindeki arkadaşları da Bumin Han’a hem mesleki olarak hem de kişilik olarak hayranlık duyuyorlardı.

İkinci dönem bitmiş, Bumin Han Öğretmen baba ocağına, memleketi Tarsus’a,  gelmişti. Üstüne düşeni yapmanın gururu yüreğini karda açan kardelen gibi sarmıştı. Ailesi, gurbetten dönen oğluyla o yazı çok mutlu geçirmişlerdi. Yaz boyu ailesine yardım eden, boş zamanlarında da arkadaşlarıyla bol bol sohbet eden Bumin Han, okulunu da özlüyordu.

Otobüste bir ara uykuya dalar ve kaderinin rüyasını görür. Rüyasında: “ Gaziler etrafına toplanmış sohbet ediyorlardı bir ara “Kalk! Daha ne yatıyorsun senin hakkında talep etmiş olduğumuz karar kabul edildi. Başka talebin var mı?” “Arkadaşlarım var.” der. “Biz artık gerisine karışmayız kararı sen ver, sana yetki verdik.” dediler. Birden uyanmış: “Hayırdır inşallah” demiş ve hemen bir Fatiha okumuş, biraz rahatlamış. Ama yüreğindeki engin cesaret onu korkutmamış daha da çok cesaretlendirmiş. Şehit olanı oldu olası hep yüce ve çok değerli görürmüş. Kendine de şehitliği yakıştırır, sık sık dile getirirmiş. Yüreğinde kabaran duyguyla kalemine sarılmış göz bebeği annesine kısa ama çok anlamlı bir mektup yazmış… Şehadet şerbetine nail olduğunu hissetmişti. Tek derdi anasının üzülmemesiydi…

Elazığ’da iner, o gece, arkadaşında orada kalır. Sabah görev yeri olan Tunceli’ye Darıkent Kasabasına gelir. Diğer gelen arkadaşlarıyla beraber üç ayın hasretini giderir.

Nihayet yaz tatili bitmişti. Okullar o hafta açılıyordu. Bumin Han, öğretmenlik mesleğinin ikinci yılına başlayacaktı. 09.09.1994 tarihinde memleketinden otobüse binmiş görev yeri Tunceli’ye doğru yola koyulmuştu.

Karanlığa gömülen Darıkent, hainlerin çemberinde kalır. Silah sesleri kulakları, yürekleri korkutsa da öğretmenler bir arada duaya sarılır hep beraber “ Hayırlı olanı…” Allah’tan dilerler.

Kapı çalınır ve PKK’nın elindeki şahıs: “Açın kapıyı beni de içeri alın, yoksa kurşunlar beni hedef alacak.” deyip kapıyı açtırır. Kapı açılır. Yüreği hassas Bumin Han ve arkadaşlarını PKK terör örgütü sıraya dizer ve kurşunlar. Saat 22.30. O zifiri karanlık gecede el ele, yürek yüreğe canını vatana adayan o melekler beraberce ecel şerbetini gönüllü içerler. Altı melek, altı yürek beraber yüce Mevla’ya gider. Beşi bekâr, biri evli… Evli olan, lojmanda kalmıyordu. Sırf o gece yoldan gelen arkadaşları için eşine yemek yaptırmış. Hem beraber yemek yiyecekler hem özlem giderecekler hem de sabahına açılacak okulun günlük plan defterlerini doldurup fikir alışverişinde bulunacaklardı. Sabahına, sınıfına girip ders anlatacak öğretmenlerin cenazesi, yapılan tören sonrası memleketlerine geldi. Acı, tüm Türkiye’yi sarıyor, yüreklere kor düşüyordu.

Temizkan ailesinin her ferdi – yürekleri dağlansa da- gururlu, onurlu, hepsinin başı dikti… Evlatlarını bu vatana kurban vermişlerdi. Cenaze gömüldükten sonra taziye evinin yoluna gelen kalabalığı postacı karşıladı ve o otobüste yazılan mektubu babaya uzattı. Şaşkın, içi yanan baba, o mektubu açtı ve okudu içi titreyerek… Gözyaşları sel oldu. Küçük büyük her yürek ağlıyor, dualar ediyordu. O gece tüm Yeniceliler ışıklarını sabaha kadar hiç söndürmedi. Şehidine ağlıyor, dualar ediyorlardı. Bu ulvî görev kolay değildi…

1999 yılında şehidin annesi mübarek kadın Yeter anne ve babası merhum Necati Bey, oğlunun adını yaşatmak ve tüm şehit öğretmenlerimizin unutulmaması için, şehit öğretmen aileleri ile buluşma ortamı oluşturmak adına Tarsus Yenice’de “Bumin Han Temizkan Şehit Öğretmen Derneği’ni kurmuştur. Bu dernek hâlâ faaliyetlerine devam etmektedir. Her 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde burada anma programları yapılmakta, şehitlerimize dualar okunmaktadır.

Şehidimizin ismi Yenice’de iki okula,  bir parka, Tarsus’ta da Kavaklı Mahallesi Yüzüncü yıl semtinde bir parka, Kars ve Ankara’da parklara ismi verildi. Bumin Han Temizkan’ı sevenler bu ismi, doğan birçok çocuğa verdi. 

 İLKSAN MÜDÜRLÜĞÜ (İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı) Bumin Han Temizkan şehidimizin şehit olduğu 11 Eylül’ü 11.09.2020 tarihinde “Şehit Öğretmenleri Anma Günü ” olarak ilan etti. Ayrıca şehit oldukları Darıkent okul bahçesine altı şehidimizin anıtı dikilmiştir. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi tarafından Bumin Han Temizkan adına fidanlık dikilmiş.

Bu ülkenin için can veren tüm şehitlerimize Allah rahmet eylesin. Peygamberimize komşu olsun dileriz. Âmin…

Fatma Özger BİLGİÇ

23.11.2020

 

ŞEHİDİMİZ Buminhan TEMİZKAN’NIN ANNESİNE MEKTUBU

“Bismillahirrahmanirrahim 

Selamunaleyküm sevgili anneciğim, saygıdeğer babacığım. 09.09.1994 tarihinde sizden ayrıldıktan sora Adana’dan otobüse binip Tunceli’ye giderken uyuyakaldım. Rüyamda Gaziler etrafıma toplanmış sohbet ediyorlardı. “Kalk! Daha ne yatıyorsun senin hakkında talep etmiş olduğumuz karar kabul edildi. Başka talebin var mı?” “Arkadaşlarım var.” dedim. “Biz artık gerisine karışmayız kararı sen ver, sana yetki verdik.” dediler. “Birden uyandım hayırdır inşallah dedim ve hemen bir FATİHA’yı okudum, rahatladım.”

Şimdi rüyamın yorumunu yapıyorum. Ana baba ellerinizden, kardeşlerimin gözlerinden öperim. Allah’a emanet olun. Yâr, Yaradan yardımcınız olsun.

 

ANAMA SÖYLEYİN 

Çok gezdim dolaştım gurbet diyarda
Anama söyleyin kara giymesin
Ana mektup yazdım yolda postada
Anama söyleyin kara giymesin. 

Ağlamak sızlamak eylemez fayda
Alına yazılan silinmez asla
Gaziler toplanmış diller duada
Anama söyleyin kara giymesin. 

Şu vatan uğruna canımız feda
Şehitler sarılı al bayrağıma
Tekbirler dualar arş-ı âlâda
Anama söyleyin kara giymesin. 

Dostlar gelecek hep posta posta
Çok selam söyleyin eşe dosta
Hep şükür eyleyin olmayın yasta
Anama söyleyin kara giymesin. 

Tüm arkadaşlara haber eyleyin
Benim sözlerime dikkat eyleyin
Bu arzuhalimi heder etmeyin
Anama söyleyin kara giymesin. 

Bumin Han uykudan uyanır coşar
Deste deste gülle melekler koşar
Müjdeli haberi duyanlar şaşar
Anama söyleyin karalar giymesin.

Bumin Han TEMİZKAN 

Tarih Öğretmeni
09.09.1994 TUNCELİ

 

Ve ancak şahadetinden sonra ulaşmıştır bu mektup anasına.

Dicle Eğitim’de olduğu dönemde, onunla öğrencilik günlerinde üç yıl kader birliği yapan Dicle Hukuk mezunu arkadaşları onun aziz hatırasını anlatırken özellikle “Bumin Han’ın bir vakit namaz aksattığına şahit olmadık.” derler.

 

SEN RAHAT OL OĞUL

Sana söz, ağlamam, başım dik yürür

Rahat uyu oğul karalar giymem

Ağlamaz ki şehitlerin anası

Rahat uyu oğul karalar giymem!

 

Alnına yazılan yazgıya kurban

Sana dualarım o yüce yârden

İçim hep yansa da alevli kordan

Rahat uyu oğul karalar giymem!

 

Bu vatana feda olsun evladım

Her şehit anası gibi çok yandım

Ne kadar sussam da bende bir candım

Rahat uyu oğul karalar giymem!

 

Dostların geldiler posta posta

Selamı söyledim her eşe dosta

Biz şükre sarıldık düşmansa yasta

Rahat uyu oğul karalar giymem!

 

Haberini aldı bütün Türkiye

Al bayrağın bana senden hediye

Gururlanır bak seninle Yenice

Rahat uyu oğul karalar giymem!

 

Her karış toprağımız sizden emanet

Türk can adamalı, bilmeli kıymet

En büyük suç bu vatana ihanet

Rahat uyu oğul karalar giymem!

 

Özger, Bumin Han’lar yükselir arşa

Gönüllerde bayrak, diller barışa

Girsin vatan için herkes yarışa

Rahat uyu oğul karalar giymem!

 

Fatma Özger Bilgiç

24.12.2020