FLAŞ HABER:

Osman HOMURLU Yazdı: Türkiyeli ve TARSUSLU KÖY ENSTİTÜLÜ Öğretmenlerimize Saygıyla

Türkiyeli ve TARSUSLU KÖY ENSTİTÜLÜ Öğretmenlerimize Saygıyla

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ CUMHURİYET’İN EĞİTİM MEŞALESİ KÖY ENSTİTÜLÜ ÖĞRETMENLERİMİZİ HATIRLAYARAK KUTLAYALIM

Kısaca Köy Enstitülerinin kuruluşundan bahsedelim ve ardından TARSUSLU Köy Enstitüsü Öğretmenlerimizden İbrahim AYDIN’ın Köy Enstitüsü macerasını, ne zorluklarla okuduğunu anımsayarak hayatını okuyalım. Başta BAŞÖĞRETMEN Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, Köy Enstitülü Öğretmenlerimizin ve Cumhuriyet Meşalesinin hiç sönmemesi için Laik Eğitime özen gösteren dünden bugüne tüm Öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun.

Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940’ta Türkiye’de ilkokul öğretmeni yetiştirmek için açıldı. Türkiye’ye özgü olan eğitim projesini 28 Aralık 1938’de dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli YÜCEL bizzat uygulamaya geçirmiştir.

Türkiye’de kırsal bölgelerdeki okulların toplum yaşam merkezi haline getirilmesi ve aydınlanmanın projesi olarak başladı. Türkiye’de okullu olmanın ve okumanın yerel koşullarda yaygınlaşması için eğitim felsefesinin özünü oluşturuyordu. Mezunlarının hem okul öğretmenleri hem de toplumun eğitmeni olması bekleniyordu. Öğrenciler kendi okullarını, evlerini, kışlalarını, iş yerlerini vb. inşa ettiler ve birlikte yaparak ve yaşayarak üretim ile eğitimi kaynaştırdılar. Ne yazık ki, Türkiye’nin daha fazla aydınlanmasını istemeyen dış güçler devreye girerek Köy Enstitülerini kapattırdı, eğitimimiz de bağımsızlığını yitirdi.

21 KÖY ENSTİTÜSÜNÜN YERLERİ, AÇILIŞ TARİHLERİ ve OKUL MÜDÜRLERİ

1) Kızılçullu/İZMİR – 1939 – Emin SOYSAL, Hamdi AKMAN, Talat ERSOY 2) Çifteler/ ESLİŞEHİR – 1939 – Remzi ÖZYÜREK, M. Rauf İNAN, Osman ÜLKÜMAN 3) Gölköy/KASTAMONU – 1939 – Ali Doğan TORAN 4) Kepirtepe/KIRKLARELİ – 1939 – Nejat İDİL, İhsan KALABAY 5) Akçadağ/MALATYA – 1940 – Şinasi TAMER, Şerif TEKBEN 6) Akpınar Ladik/SAMSUN – 1940 – Nurettin BİRİZ, Enver KARTEKİN 7) Aksu/ANTALYA – 1940 – Talat ERSOY, Halil ÖZTÜRK 8) Arifiye /Sakarya – 1940 – Süleyman Edip BALKIR 9) Beşikdüzü/ TRABZON – 1940 – Hürrem ARMAN, Osman ÜLKÜMAN 10) Cılavuz/ KARS – 1940 – Halit AĞAOĞLU 11) Düziçi/ADANA – 1940 – Lütfi DAĞLAR 12) Gönen/ISPARTA – 1940 – Ömer UZGİL 13) Savaştepe/BALIKESİR – 1940 – Sıtkı AKKAY 14) Pazarören/KAYSERİ – 1940 – Sabri KOLÇAK, Şevket GEDİKOĞLU 15)  Hasanoğlan/ANKARA – 1941 – Lütfi ENGİN, Hürrem ARMAN, M. Rauf İNAN 16) Pamukpınar/SİVAS – 1941 – Şinasi TAMER, Hüseyin CİVANOĞLU 17) İvriz/KONYA – 1941 – Recep GÜEL, İ. Safa GÜNER 18) Pulur/ERZURUM – 1942 – Ahmet KORKUT, Aydın ARIKÖK 19) Dicle/ DİYARBAKIR – 1944 – Nazif EVREN 20) Ortaklar/AYDIN – 1944 – Hayri ÇAKALOZ 21) Erciş/ VAN – 1948 – İbrahim OYMAK.

Köy Enstitülerinin eğitim sürecini tasarlayıp, ABD’li Eğitim Profesörü John DEWEY’i ülkemize çağırarak hayata geçiren Başta BAŞÖĞRETMENİMİZ Gazi Mustafa KEMAL ATATÜRK’ü, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL’i, Köy Enstitülerinde öne çıkan isim İsmail Hakkı TONGUÇ’u, 1941 yılında “Köy enstitülerini cumhuriyetin eserleri içinde en kıymetlisi, en sevgilisi sayıyorum. Köy enstitülerinden yetişen evlatlarımızın muvaffakiyetlerini ömrüm boyunca yakından ve candan takip edeceğim” diyen İsmet İNÖNÜ ve emeği geçen tüm öğretmenlerimizi saygıyla anıyoruz.

KÖY ENSTİTÜLÜ ÖĞRETMENİMİZ TARSUSLU İBRAHİM AYDIN

İbrahim AYDIN, 1931 yılında Tarsus Göçük Köyünde doğdu. Babası Köy’ün en fakirlerindendi. Analığı vardı. Öküzlere ve küçük kardeşlerine o bakardı. İlkokulu Göçük Köyünde okudu. Göze batan bir öğrenciydi. Zayıf yapılı, sessiz, fazla konuşkan olmayan bir yapısı vardı. İlkokul 3. sınıfta iken 5. sınıfta olan öğrencilerin yapamadığı problemleri o çözerdi. 1944 yılında İlkokulu bitirdi. Okumak istiyordu. İçinde büyük bir okuma isteği vardı. Göçük’den birçok öğrencinin okuduğu Düziçi Köy Enstitüsü’ne kayıt yaptırıp okumak istiyordu. İlkokulu bitirince babasına okumak istediğini söyledi. Babası fakir olduğundan onu engellemeye çalıştı; “Öküze, kardeşlerine kim bakacak” dedi. O, okuyacağını söyledi. Bunun üzerine babası kabul etmiş göründü. Bir gün sabah erkenden 6 havayi buğdayı Kısrak’a yüklediler. Tarsus Buğday Pazarı’na getirdiler. Buğdayı kilosu 1 – 1,5 kuruştan sattılar. Ele geçen para ile Düziçi Köy Enstitüsüne gidecekti. Babası Tarsus Berdan Oteli’ni işleten Göçük Köyü’nün eşrafından Mahmut Efendi’nin Oteline O’nu götürdü. Daha önce Mahmut Efendi ile konuşmuş, bu çocuğu okumaktan vazgeçir diye rica etmiş. Babası sen burada kal ben geleceğim diyerek gitti. Mahmut Efendi “Oğlum İbrahim, baban okumanı istemiyor, bana seni caydırmam için konuşmamı istedi. Ancak sen ona bakma okula git, kendini kurtar” dedi. Bunun üzerine babasına okula gideceğini ısrarlı olduğunu söyledi. O gece Şadırvanlı Han’da gecelediler. Cebinde 6 mecidiye ve tahta bir bavulla Tren İstasyonuna gittiler. İstasyonda karşılaştıkları bir Gezici Öğretmene Tarsus’tan İbrahim dâhil 10 öğrenciyi babaları, Düziçi Köy Enstitüsü’ne kayıt yaptırmak için teslim ettiler. Trenle Haruniye’ye geldiler. İstasyondan da bir araçla Düziçi Köy Enstitüsü’ne geldiler.

Köy Enstitüleri’ne sınavsız giriliyordu. Ancak okulun sizi kabul etmesi gerekiyordu. Köy Enstitüleri, fakir Köylü çocuklarını tercih ediyordu.

Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL, İlköğretim Genel Müdürü ise İsmail Hakkı TONGUÇ’tu. Düziçi Köy Enstitüsü binası çok görkemli, büyük bir binaydı. Almanlardan kalma, ahşap, üç katlıydı. Muhtemelen bu bina Almanlar tarafından Bağdat Demiryolu inşaatı sırasında yapılmıştı. Eğitim başı Ali DEMİRAL, çocukları karşıladı. Okul Müdürü Ahmet Lütfi DAĞLAR’ın makamına çıktılar. Müdüre “Ben okumaya geldim” dedi. Çok zayıf bir çocuktu. O’na “Nereden geliyorsun?” dedi. O da Tarsus Göçük Köyü’nden olduğunu söyledi. Müdür “Ağzını aç” dedi. Boğazına baktı. “Senin bademciklerinde sorun var, Sen bu yıl köyüne dön, gelecek sene gel, seni kaydedeceğim” dedi. Müdüre “Ben okumaya geldim, ölürüm de gitmem” dedi. Müdür, zile bastı Eğitim Başı geldi. Müdür “Bu çocuğu kaydedin” dedi. İbrahim’e de dönerek “Oğlum, ekim ayında bana gel, seni Adana’ya göndereceğim, bademciklerinden ameliyat ettireceğim” dedi. İbrahim, isteğini gerçekleştirmişti. Çok mutluydu. Ancak okulda öğrenci olmak o kadar kolay değildi. İbrahim ile birlikte Tarsus’tan gelen diğer dokuz çocuk okulun şartlarına intibak edemediler ve kaçtılar.

Sınıflar 60 kişiden oluşuyordu. Öğrencilere öğleden sonra sanat kollarına yardım ettiriyorlardı. Sürekli çalıştırıyorlardı. İnşaat ekibine kum, taş, demirci, iş koluna kömür çekiyorlardı. İbrahim zorlanıyordu. Bademciklerinden rahatsızlığı nüksetmişti. Doğru Okul Müdürü’ne çıktı; “Müdür Bey, ben rahatsızlandım, bademciklerim için siz gel demiştiniz” dedi. Müdür ağzını açtırıp boğazına baktı; “Bademciklerin iltihaplanmış” dedi. Hemen Eğitim Başını çağırdı; “Bu çocuğu bademcik ameliyatı için Adana’ya gönderelim” dedi. Adana’ya gönderdiler. Orada ameliyat oldu.

Okula 30 Eylül 1944 günü gelmişti. Yediği ilk yemek nohut yemeği idi. Çok lezzetliydi. Sığır etiyle yapılmıştı. O yemeğin lezzetini hiç unutamadı.

Düziçi Köy Enstitüsü hoparlöründen yayın yapılırdı. Ajans saatlerinde haberler yayınlanırdı, öğrenciler dinlerlerdi. Köy Enstitüsü’nün orta kısmı 3 yıl, lise kısmı 2 yıldı. İbrahim AYDIN; orta kısımda 1944’de başladığı eğitimi, 1946 yılında tamamladı. Ortaokulda, öğleye kadar kültür dersleri görürler, öğleden sonra ise çeşitli zanaat kollarına yardımcı olurlardı. İnşaat, demirci, marangoz, tarım kollarının yardımcılığını yapıyorlardı. Daha çok iş kollarının gereksinim duyduğu malzemeleri taşırlardı. Lise 1. sınıfta ise bir zanaata ayrılıyorlardı. İbrahim’i zayıf olduğundan marangozluk zanaatına ayırdılar. Ayrıldığınız iş koluna yarım gün devam edilirdi.

Okulda sosyal faaliyetler fevkalede idi. Sürekli müsamere yapılırdı. Her sınıf her ay bir müsamere yapardı. Müsamerede mutlaka bir tiyatro eseri sahnelenirdi. Her sınıfın öğrencileri marifetlerini ortaya koyardı. Öğrenciler şiir okur, fıkra anlatır, monolog yapar, komedi gösterisi sunardı. Okul, öğrencilerine tiyatro konusunda eğitim veriyordu.

Yaz aylarında inşaat, demircilik ve marangozluk iş kollarından ekip oluşturulur, bu ekip önceden belirlenen okulu olmayan köylere giderek üç ay içinde okul yaparlardı. Bina eksikliğini bu yöntemle çözmek için bir seferberlik vardı.

Düziçi Köy Enstitüsü müzik ve folklor faaliyetlerine çok önem veriyordu. Öğrenciler mutlaka bir müzik aleti çalmak zorundaydı. Bu daha çok Mandolin çeşidiydi. Ancak Keman, Akardiyon ve Piyano da çalınıyordu. Tüm öğrenciler folklor çalışıyordu. Okulu bitirenler çeşitli folklor oyunlarını öğreniyordu ve oynuyordu. Okulda spor faaliyetleri de yaygın olarak sürdürülüyordu. Özellikle Güreş Sporuna önem veriliyor ve teşvik ediliyordu.

1949 yılı Temmuz- Ağustos aylarında bitirme sınavları başladı. Sorular Milli Eğitim Bakanlığı’ndan geliyordu. Son sınıfta bulunan 135 kişiden 35’i doğrudan mezun oldu. İbrahim de mezun olanlar arasındaydı. Düziçi Köy Enstitüsü’nü iyi derece ile bitirmişti.

Öğrenciler mezun olmadan iki yıl önce hangi köy okuluna tayin edileceğini bilirdi. Öğrencilere atandıkları köyde ne yapacağı, köylüye karşı nasıl davranacağı, çocuklarını okula göndermeyen velilerle ilişkilerin nasıl hareket edecekleri öğretilirdi. Öğrenciler, mezun olmadan atanacağı köyün ekonomik durumunu, sosyal ve kültürel yapısını, insanlarını önceden tahkik eder öğrenirdi. Gittiklerinde köy hakkında geniş bilgi sahibi olurlardı. İbrahim’in tayin olacağı Köy ise Hamamkulpu olarak belirlenmişti. O, Köy hakkında geniş malumat sahibi olmuştu. Hatta Köye de gidip tahkikat dahi yapmıştı. Ancak tayini Tarsus Kanber Hüyüğü Köyü’ne çıktı. Bu Köy’de 7 yıl görev yaptı. Baş Öğretmen olarak çalıştı. Maaşı 74.40 liraydı. 10 lira da Müdür ödeneği alıyordu.

Daha sonraları Tarsus’ta görev aldığında, bir Kitabevi ve Yayınevi kurdu. İki adet kitap yazdı. Bunlardan ANAHTAR isimli kitap, ilkokulu bitirme sınavlarında yardımcı kitapdı. KİLİT isimli kitabı ise, ortaokullara devlet yatılı sınavlarında yardımcı kitaptı. Anahtar 1969 da, Kilit ise 1970-1971’de yayınlandı. Her ikisi de Türkiye genelinde sattı. 8-9 baskı yaptı. İlk baskısında Anahtar kitabı Adana Kemal Matbaasında 15.000 adet basılmıştı. Tüm Türkiye’de bulunan 7000 okula İbrahim AYDIN bizzat kendisi birer tane gönderdi. Türkiye’nin her tarafından siparişler aldı.

İstanbul’da bir Matbaanın; “Birlikte çalışalım. Tarsus’ta bir matbaa kuralım. Kitaplarını basalım” teklifini kabul etmedi. 1970 yılında başlayıp, 1972 yılında bitirdiği “Beşik Kertmesi” isimli romanı yayınlandı. Kitabın kapak resmini köylüsü olan, yani Tarsus Göçük Köyü’nden ressam Etem ÇALIŞKAN yaptı. 5000 adet basıldı. Yerel olarak halka ve okullara satıldı. Çok beğenildi.

İFTİRA isimli bir öykü kitabı var. 1977 yılında basıldı. Dört baskı yaptı. Her seferinde 1000 adet daha basıldı. Köyde başından geçen gerçek bir olaydı. Piyes olarak da senaryosunu yazdı. Hacı Hamzalı Köyü’nde oynandı. Yerel olarak halka ve okullara satıldı.

Tarsus’ta görev yaparken TÖS Öğretmen Örgütü 1954’den sonra kuruldu. O, Tarsus Şubesi’nin aktif üyesiydi. Köy Enstitüleri kapatılınca oradan yetişenler bu örgütü kurdular. Köy Enstitüleri kuruluş günlerinde sürekli törenler yapılır, Köy Enstitüleri’nin kuruluş günü olan 17 Nisan’da Anma Günleri tertiplenirdi. Tarsus Şubesi eski Hal binasında Öğretmenler Derneği yerindeydi. Daha sonra Milliyetçi Öğretmenler Derneği kuruldu. Yeri Tarsus Halk evi yanındaydı.

Demokrat Parti İktidarı sırasında Hükümeti protesto etmek için TÖS Üyesi Öğretmenler olarak Ankara’ya gittiler. Orada yürüyüşe katıldılar. Tarsus’ta yayınlanan Aratos Dergisi’nin yayınevi olan Aratos Yayınları İbrahim Aydın’ın piyasada bulunmayan “Beşik Kertmesi” isimli kitabını yeniden bastı.

Aratos Dergisi’nin 15. Yılı etkinliklerinden olan Tarsus’ta Aydınlanmanın Öncüleri resim etkinliği ve sergisinde İbrahim Aydın’ın Osman HOMURLU tarafından yapılan akrilik portresi de sergilendi. 3 yıl önce kaybettiğimiz İbrahim AYDIN bu etkinlikte konuştu. Yazarı olduğu “Beşik Kertmesi” romanının yeniden basılması, etkinliğe Onur Konuğu olarak davet edilmesi onu çok memnun etmişti…

Köy Enstitülerinden mezun öğretmenlerimizin son temsilcilerinden biri olan İbrahim AYDIN Hocamızı 10 Kasım 2018 tarihinde kaybettik. Hayranı olduğu Büyük Komutan, Devlet Adamı Mustafa Kemal Atatürk’ ü kaybettiğimiz gün hayata veda ederek aramızdan ayrıldı. Kendisini saygı, sevgi, rahmetle anıyoruz. Ruhu Şad olsun. Değerli Eşi Raziye AYDIN, Evlatları Hatice, Nadide, Ender ve Fatih Aydın’a sağlıklı uzun ömür dileriz.

CUMHURİYETİN MEŞALESİ KÖY ENSTİTÜLERİ EMEKÇİLERİNE SAYGı İLE TÜM CUHURİYET SAVUNUCUSU ÖĞRETMENLERİMİZİN; 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN.

Osman HOMURLU

Emekli Cumhuriyet Savcısı

TARSADER Başkanı

TARİGDER Tarsus Tarihi Koordinatörü