19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ANADOLU Milli Direnişinin Başlamasının 102. Yılı Kutlu Olsun.
ANADOLU Milli Direnişi Adana’da Başladı, İstanbul’da Planlandı, Samsun’da Örgütlendi
1.Dünya Savaşı 1914-1918 yılları arasında; hammadde, sömürge paylaşımı ve diğer sebeplerle İtilaf Devletleri ile İttifak Devletleri arasında cereyan etti. Osmanlı İmparatorluğu savaşın başlangıcında tarafsızlığını ilan etmiş ise de; savaşa girmeye zorlanmış ve İttifak Devletleri arasında yer almıştı. İttifak Devletlerinin yenilmesi sebebiyle Osmanlı Hükümeti yeni kabul edilmiş, 30 Ekim 1918 tarihinde Limni Adası Mondros Limanında demirli Agamemnon Zırhlısında İtilaf Devletleriyle ağır koşullar içeren Mondros Ateşkes Anlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştı.
Mustafa Kemal Paşa, 7. Ordu Komutanı olarak Suriye-Filistin Cephesinde savaşıp, Suriye’de Rayak ve Baalbek’te kanlı savaşlar verdikten sonra, İngilizlere Anadolu’nun yolunu kapatmak üzere Katma-Raco arasında bir savunma düzeni kurmuş, 15 Ekim 1918’de İngilizler bu savunma hattına saldırmışlar, İngiliz General DİYAMAN dâhil, büyük kayıplar vererek geri çekilmişlerdir.
Mustafa Kemal, 23 Ekim 1918’de Halep’ten Halep Valisi Abdülhalik Bey’le birlikte ayrılmıştı.
27 Ekim 1918’de Yaveri Cevat Abbas ile Kilis’e geldi. Amacı Halkı silahlandırarak Güney Bölgesinde Anadolu’yu savunmaktı. Şehrin ileri gelenlerini, konuk olduğu Mevlevi Tekkesinde topladı; “Bizim için savaş, savaşın bitmediği ve asıl Kurtuluş Savaşının bundan sonra başlayacağını, ona göre hazırlanmalarını” istedi. Aldığı müspet cevaplardan memnun kalarak Kilis’ten ayrıldı.
Mustafa Kemal Paşa, 31 Ekim 1918’de Yıldırım Ordular Gurup Komutanlığını devralmak üzere Adana’ya geldi. Adana’da görevi Alman Mareşali Otto Liman Von SANDERS’den devraldı. Burada Mondros Mütarekesinin imzalandığını öğrendi.
3 Kasım 1918’de Mütareke metni Sadrazam Ahmet İzzet Paşa tarafından kendisine gönderildi.
Mütareke şartlarını öğrenen Mustafa Kemal, Osmanlı Hükümetine çektiği telgrafta: “Toros ve Amanos Tünelleri hakkında değişik yorumları önleyecek bilgiler verilmesini, Kilikya Havalisi sınırı konusunda açıklık olmadığını, bunun açıklanmasını” istedi. Kendisine verilen cevapta; “Toros Tünellerinin işgal edileceğini, ancak Amanos Tünelleri hakkında hüküm bulunmadığını, işgal etmek isterlerse, işgal edilmemesi için ısrarlı olunmasını, Kilikya sınırlarının bilahare belirleneceğini belirtmişlerdir”. Mustafa Kemal Paşa bu durumu emrindeki birliklere bildirdi.
3 Kasım 1918 tarihinde mayın tarama bahanesiyle İskenderun’a çıkmak isteyen Fransız Müfrezesine izin vermedi.
5 Kasım 1918’de emrindeki 7. Ordu, 3. Kolordu ve 41. Tümen’e çektiği telgrafta; “İskenderun Körfezine çıkarma yapmaya kalkacak İngiliz Kuvvetlerine ateşle karşılık verilmesini” emretti.
Mustafa Kemal Paşa, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat CEBESOY Paşayı Adana’ya çağırdı. Yaptıkları görüşmede ; “Milletin bundan sonra kendi haklarını kendisinin savunması ve araması, komutanların da bunlara yol göstermesi, Ordu güçleriyle Millete yardım edilmesi gerektiği hususunda mutabakata” varmışlardır. Bu görüşmelere 23. Tümen Komutanı Albay Bahattin ve Nihat Paşa da katılmışlardır. Bu adım; Milletin ilk kez kendi haklarını aramakta savunmaya geçme gerekliliği Cumhuriyet Yönetiminin artık Anadolu topraklarında şart olduğunun da yaşanmış ilk örneğidir.
Mustafa Kemal Paşa Adana’ya geldiği ilk günden itibaren durumu iyi görmediğini, İtilaf Devletlerinin mütareke hükümlerine uymayarak Halkı ezeceklerini, gecikmeden gerekli tedbirlerin alınmasını, memleketin kurtuluşu ile ilgili ümitlerin bitmediğini, uygun yerlere siperler kazılmasını, halkın silahlandırılmasını, bunun için gerekli silah ve malzemenin Ordu tarafından karşılanacağını bildirmiştir.
Mustafa Kemal Paşa, Ordular ve Menzil Teşkilatına yazdığı 5 Kasım 1918 tarihli emirde, Almanların binek ve yük otomobillerini yakmalarına, keza savaş malzemelerine zarar verilmesine engel olunmasını istedi. Aynı gün Mersin’e geldi. Burada Mersin Mutasarrıfı Arif Bey, Jandarma Tabur Komutanı Hasan Zühtü, Jandarma Bölük Komutanı Talat Beylerle yaptığı toplantıda; “Durumun kötüye gittiğini belirterek, eldeki silahların miktarı hakkında bilgi aldı. Silifke sınırı ile Toros eteklerinde Karakol sayısının arttırılmasını, depodaki yeni silahların da bol cephane ile Dağ Köyleri Halkına dağıtılmasını istedi. Talat Bey, Jandarma Müfreze Komutanı Arslan Köylü (EFRENK) Hüsnü YILDIRIM vasıtasıyla Dağ Köylerine silah ve cephane gönderilerek dağıtılmasını sağladı.
Mustafa Kemal Paşa, Adana’ya döndükten hemen sonra Adana’dan sık sık çıkarak, Yüreğir Ovası ile Tarsus’un Kuzeyinde incelemeler yapmış, Toroslarda GÜLEK Boğazı yolu üzerinde Kürt Musa Köyü sırtlarında siperler kazdırmaya başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa; “ARKADAŞLAR BÜYÜK HARP BİTTİ, ARTIK KÜÇÜK HARP BAŞLAYACAKTIR” demişti.
Mustafa Kemal Paşa Adana’da kısa bir süre kalmış olmasına rağmen, Milli Mücadeleye temel teşkil eden önemli adımlar atmış, emrinde bulunan ve yakınında olan Kurmaylar ve Komutanlarla başarılı bir işbirliği gerçekleştirmiştir. Bu bakımdan Kurtuluş Savaşı 19 Mayıs 1919 Samsun’da değil, 3 Kasım 1918’de Adana’da başlatılmıştır denilebilir. Zira Mustafa Kemal sözlerinde belirtmiştir:
Mustafa Kemal Paşa 15 Mart 1923’te Adana’da yaptığı konuşmada; “Efendiler, bende, bu vakaanın ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da vücut bulmuştur” demiştir.
Mustafa Kemal Paşa, Sadrazam ve Başkomutanlık Genel Kurmay Başkanı Ahmet İzzet Paşa ile anlaşamayarak istifa etmiş, istifası hemen kabul edilmiş, arkasından Yıldırım Orduları ve 7. Ordu lağvedilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa 10 Kasım 1918’de Adana’da Orduya veda mesajı yayınladı. (Tam 20 yıl sonra 10 Kasım 1938’de vatanına veda edeceğini kim bilebilirdi?) İstanbul’a hareket etmek üzere, istasyonda kendisini uğurlamaya gelen Adanalılara; “Adanalılar, silahlarınıza sahip ve hâkim olunuz. Bizim için savaş bitmemiştir. Asıl savaş bundan sonra başlayacaktır” diyerek ilk parolasını vermiştir. Bu nedenle ilk Milli Mücadele kararını Çukurova’daki işgalleri gördükten sonra aldığını ve Ordudan ayrılma mesajını da burada verdiğinden Milli Mücadelenin Adana’da veya Çukurova’da başlatıldığını söyleyebiliriz. Çukurova diyorum, çünkü GÜLEK Boğazı, Tarsus ve Mersin olmak üzere tüm bölgemizde önlemleri alıp, Halkı silahlandırmadan İstanbul’a gitmemiştir.
Mustafa Kemal Paşa 13 Kasım 1918 günü İstanbul Haydarpaşa Tren Garına 12.45’te vardı. Haydarpaşa’da Trenden inerken, 61 parçalık İtilaf Donanması İstanbul’u işgal ediyordu.
Mustafa Kemal Paşa, Yaveri Cevat Abbas ve kendini karşılamaya gelen Arkadaşı Rasim Ferit TALAY ile birlikte Haydarpaşa Garının köşesindeki çayhanede otururken işgal donanmasının Boğaza yerleşmesini seyretmek zorunda kaldı; “Hata ettim, İstanbul’a gelmemeliydim. Bir an önce Anadolu’ya dönmenin çaresine bakmalı” dedi.
Mustafa Kemal Paşa 13 Kasım 1918 günü Kartal İstimbotuyla Boğazdan işgal donanmasının arasından geçerken, Kartal’ın güvertesinden ufka doğru bakıp, “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” dedi.
Mustafa Kemal Paşa işgalci emperyalist devletlere ve onun işbirlikçisi saraya karşı mücadele etme kararlılığıyla İstanbul’a gelmişti.
Mustafa Kemal Paşa, Milli Direnişin ön hazırlığını İstanbul’da yaptı. İstanbul’da kaldığı 6 ay içinde vatanı kurtarmak için Asker, Sivil birçok kişiyle hatta hükümete yakın kişiler ve işgal kuvvetlerine yakın kişilerle dahi görüştü.
İttihatçılarla görüşmesinde; kendisine “Hükümet Darbesi” yapmayı öneriyorlar. Mustafa Kemal Paşa bütün bu darbe tekliflerini reddediyordu. Çünkü o bir Meşruiyet Adamıydı. Her şeyin meşru, yasal, hukuki olmasına önem veriyordu. O meclise, milli iradeye önem veriyordu. Belgelere dayalı iş yapan, sağlam Devlet Adamıydı.
Mustafa Kemal Paşa İstanbul günlerinde; “İnce bir siyaset” izledi. İngilizleri ürkütmeden direnişin alt yapısını hazırlamak için çok stratejik hareket etti. İngiliz yanlısı olan Padişah Vahdettin ile birkaç kez görüşerek, Padişaha yakın olduğu izlenimini vermeye çalıştı. Bu arada Padişahın da ağzını aradı, neler düşündüğünü öğrenmeye çalıştı.
20 Kasım 1918 tarihinde, İngiliz Generali Sir William BİRDWORD ile İngiliz Casusu Rahip Robert FREW’le dahi görüştü. İngilizlerin Türkiye Politikasını anlamaya çalıştı.
Mustafa Kemal Paşa, Arkadaşları Fethi OKYAR ve Rasim Ferit TALAY’la İstanbul’da MİNBER Gazetesini çıkardı. Bu gazetede Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal kamuoyuna tanıtıldı. İngilizleri kuşkulandırmadan özgürlük ve bağımsızlık vurgusu yapıldı. ABD Mandasına karşı çıkıldı. Güçlü bir hükümet için çalışıldı, Meclisin kapatılmasına karşı çıkıldı.
Mustafa Kemal’in işgal İstanbul’unda akılcı ve stratejik hareket tarzı işe yaradı. Görülen o ki, İngilizler geç uyandı. İngiliz İstihbaratının raporlarını değerlendiren İngiliz yetkililer, Mustafa Kemali’n nasıl bir tehdit oluşturduğunu anladıklarında, iş işten geçmiş, Mustafa Kemal Anadolu’ya çıkmıştı.
Mustafa Kemal İstanbul’da her yolu denemiş, her kapıyı çalmış, İstanbul’dan vatan kurtarmanın mümkün olmadığını görerek Anadolu’ya geçmeye karar vermişti.
Mustafa Kemal’in “İstanbul surlarının dışına çıkmak” diye formüle ettiği şey, İstanbul’un dışına çıkmak değildi. Mevcut düzenin, mevcut siyasi yapının, mevcut düşünce kalıplarının da dışına çıkmaktı. Mustafa Kemal Anadolu’ya geçerken yeni bir düzen, yeni bir siyasi yapı, yeni bir düşünce ile hareket etti. Tam bağımsızlık, müdafaai hukuk ve milli irade kavramları bu yeni yaklaşımın temel taşlarıydı.
İstanbul’dan Anadolu’ya geçen Mustafa Kemal bu yeni yaklaşımla sadece 4 yılda adeta ateşin içinden bağımsız bir vatan ve laik cumhuriyet çıkarmayı başardı. 19 Mayıs emperyalizme ve işbirlikçi Osmanlı Saltanatına Anadolu’nun yiğit Halkıyla isyan bayrağının açıldığı gündür.
Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlatılan, işgalci Batı Emperyalizmi ve işbirlikçisi Padişah Vahdettin’e karşı verilen, Anadolu’nun yiğit ve fedakâr Halkının direnişinin başlangıç günüdür.
Mustafa Kemal Paşa bu tarihten sonra Örgütlü Halk gücüyle, Erzurum ve Sivas Kongrelerini yapmış, kutsal amaç çerçevesinde toplanmış vatanseverlerle, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisini kurmuş, meclis irade ve yönetimi ile düzenli orduyu oluşturarak, kahraman askerleriyle, işgalci emperyalist orduları kesin olarak yenilgiye uğratmıştır. 29 Ekim 1923’te ise Mustafa Kemal ve Arkadaşları bu Muzaffer Orduya ve Örgütlü Halk gücüne dayanarak Teokratik Monarşi (Yönetim) yerine Halkın kendi kendini yönetmesi ilkesine dayanan LAİK Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.
Mustafa Kemal Paşa, Arkadaşları, Kahraman Şehit ve Gazilerimizi bu kutlu günde saygı minnet ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.
Mustafa Kemal Paşa ve Arkadaşlarının Samsun’a çıkış günü olan 19 Mayıs 1919’un 102. Yıl dönümü kutlu olsun.
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ, GERÇEKTEN DEMOKRATİK VE LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ!
KAHROLSUN BATI EMPERYALİZMİ!
Osman HOMURLU
Emekli Cumhuriyet Savcısı
TARSADER Başkanı
KAYNAK: Kurtuluş Savaşında İÇEL
Kurtuluş Savaşında İçel Tarihini Yazma Komitesi