FLAŞ HABER:

Celal TEZEL Yazdı: 30 AĞUSTOS ZAFERİ’NİN ÖNEMİ ve BAZI ÖZGÜN ÖZELLİKLERİ

30 AĞUSTOS ZAFERİ’NİN ÖNEMİ ve BAZI ÖZGÜN ÖZELLİKLERİ

Bu yıl, her yılın 30 Ağustos gününde kutladığımız Zafer Bayramının 99. Yıl dönümüdür. Bu çok büyük, çok anlamlı ve önemli Bayramımızı her yılın 30 Ağustos gününde olduğu gibi yine, büyük bir sevinç ve coşkuyla kutlayacağız. Çünkü 30 Ağustos günü; Emperyalist İngiliz Devletinin boş vaatleri ve özendirmesiyle 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’i ve Batı Anadolu’yu işgal etmiş olan Yunan Ordularının bozguna uğratıldığı, yurdumuzdaki emperyalist işgallere son verildiği ve Ulusal Egemenlik ve Kurtuluş Savaşımızın büyük bir zaferle kazanıldığı mutlu bir gündür.

Elde edilen bu başarı; bütün dünyanın kabul ettiği, tartışmasız ve mutlak bir zaferdir. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak hepimizin yaşamı üzerinde çok önemli sonuçları olmuştur. Toplumuzun çağdaşlaşması, uygarlaşması, yoksulluk ve cehaletten kurtulması yönündeki ilk adımların atılabilmesi ancak bu savaşın kazanılması sonucunda mümkün olabilmiştir.

Ünlü yazarımız Falih Rıfkı Atay’ın bir yazısında belirttiği gibi “nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, özgür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı’nın pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferine borçluyuz”.

Bunun bilincinde olan duyarlı, yurtsever ve özgür bireyler olarak elbette ki her koşul ve ortamda bu Zafer bayramımızı büyük bir coşku ve sevinçle kutlayacağız. Bu coşku ve sevinci gelecek kuşaklara da taşıyacak ve 30 Ağustos ruhunu sonsuza kadar yaşatmak için çabalayacağız. Çünkü Büyük Zafer’in tarihsel açıdan taşıdığı çok önemli ve özgün özellikleri vardır. Birincisi, 30 Ağustos 1922 günü tarihteki emperyalist işgallere karşı ilk ve kazanılmış olan tek ANTİ-EMPERYALİST ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE KURTULUŞ SAVAŞIDIR. Mazlum milletlere örnek ve umut olmuştur.

İkinci olarak; bütün bir Osmanlı tarihi açısından bakıldığında ise Büyük Zafer; 26 ağustos 1922 günü başlayıp 30 Ağustos günü zaferle sonuçlanan “Başkomutanlık Meydan Savaşı” dolayısıyla Türk Harp Tarihinde; 29 Ağustos 1526’da kazanılan “Mohaç Meydan Savaşı”’ndan tam 400 yıl sonra yapılan ve kazanılan ilk ve tek meydan savaşı olmuştur. Bu savaş da, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Ulusal Kurtuluş Savaşını yürüten ve daha sonra da Tam Bağımsız Cumhuriyet idaresini kuran kadro sayesinde kazanılabilmiştir.

Osmanlı Devleti 1683 yılında başarısızlığa uğradığı II. Viyana kuşatmasından sonra gerileme devrine girmiştir. 1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması ile ilk kez toprak kaybederek Avrupa’dan geri çekilmeye başlamıştır. Bu geriye çekiliş ve toprak kayıpları, 1921 yılında yapılan Sakarya Savaşına kadar devam etmiştir. Bu arada geçen yüzyıllar içinde yapılan savaşlarda Osmanlı Orduları hep savunma savaşları yapmıştır. Ve bu savaşların çoğunda da mağlup olarak toprak kaybetmiştir.

Birinci dünya savaşında kazanılan Çanakkale Zaferi de bir savunma savaşıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesi nedeniyle o da bir işe yaramamış, 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Anlaşmasından sonra Emperyalist devletler ellerini kollarını sallaya sallaya Çanakkale ve İstanbul boğazlarını geçmişler ve İstanbul’u işgal etmişlerdir. Bu özelliklerinden başka 30 Ağustos Zaferi; Türk ve Dünya harp tarihi içerisinde eşi ve benzeri olmayan emsalsiz bir askeri zaferdir. Bütün planlamaları, askeri strateji ve taktikleri bizzat Gazi Mustafa Kemal tarafından hazırlanmış ve savaş alanında uygulanmıştır. Savaştan önce işgalci Yunan subayları, kendi hükümetlerine gönderdikleri bir raporda; Batı Anadolu’da yaptıkları tahkimatların Türk Ordusu tarafından 6 ayda geçilemeyeceğini bildirmişlerdir. Gazi Mustafa Kemal, kendisinden çok üstün asker, silah ve lojistik imkânlara sahip Yunan ordusuna karşı askeri bir yarma harekâtı planlamıştır. Bu plana göre, Türk topçusunun desteğindeki süvari birlikleri Dumlupınar’dan kuzeye doğru bir ok gibi ilerleyerek Yunan ordusunu ortadan ikiye bölecek, haritaya göre önce sağ tarafta kalan Yunan birlikleri imha edildikten sonra, irtibatını ve sevk ve idaresini kaybetmiş olan soldaki birliklere yönelip onları da İzmir’de denize dökecektir. Tam da planladığı gibi olmuş, 6 ayda geçilemez denilen Yunan tahkimatları, 6 günde darmadağın edilmiş, bozguna uğrayan Yunan ordusu geçtiği yerleri yakıp yıkarak İzmir’e doğru kaçmaya başlamıştır.

       1 Eylül 1922 günü “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini veren Gazi Mustafa Kemal, bu emriyle yeni kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırlarını belirlemiştir. Emperyalist devletler, bunu hiçbir zaman unutmamışlardır. Mustafa Kemal’e, Kemalist Cumhuriyet Devrimcilerine ve tam bağımsızlık idealinin savunucularına besledikleri bitmeyen kin ve nefretlerinin en önemli nedenlerinden birisi de bu zaferdir. Bu yönüyle dünya tarihini derinden derine etkilemiştir. Afrika’da, Asya’da ve Latin Amerika’da emperyalist devletlerin sömürgesi haline gelmiş olan mazlum milletlere örnek olmuş ve cesaret vermiştir.

       Bu Zaferi Öğrenen Hintli Lider Mahatma GANDHİ’nin Söylediği;

“Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar Tanrı’yı da İngilizlerin yanında zannediyordum” sözleri, mazlum milletlere verilen özgüven duygusunun somut bir örneğidir. 30 Ağustos Zaferi, ezilen, sömürülen ve yok edilmek istenen bir halkın topyekûn katılımıyla kazanılmıştır. Osmanlı’nın külleri üzerinden yeni bir devletin doğabilmesi, çağdaş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulabilmesi ancak bu savaşın kazanılması sayesinde gerçekleşebilmiştir. Toplumsal var oluş, yok oluş sürecinde bu kadar yaşamsal bir öneme sahiptir. Tartışmasız olarak varlığımızı ve bugünlerimizi borçlu olduğumuz Zafer, işte bu Zaferdir. Tarihe şerefle, şanla ve altın harflerle yazılmış kutlu bir kurtuluş destandır.

Bunu yok saymaya ve unutturmaya kimsenin gücü yetmez. Gazi Mustafa Kemal’in askeri dehası, Türk Halklarının özverisi ve kahraman Mehmetçiğin kanıyla, canıyla yazılmış olan bu destandan daha büyük bir manevi miras olabilir mi? Böyle bir tarihi geçmişe sahip olmaktan daha büyük bir onur ve gurur olabilir mi? İşte; bu büyük zaferde belirleyici bir rol oynamış olan Topçu Sınıfı Askerler için yazılmış olan Topçu Marşının sözleri, bu onur ve gururu ve büyük zaferin ardından kazanılmış olan toplumsal özgüveni ne de güzel anlatıyor:

Gürler zaferin teranesiyle

Coşkun sesi bir topun derinden, derine

Bir hükmü gazenferanesiyle,

Şimşekler çakar şarapnelinden

Binler yasa topçu heybetinle,

Arslan kesilir cidal içinde.

Mili savaşın bilin ki bizler,

Tarihini güllemizle yazdık.

Tufanlar kudursa hep denizle

Sinmez bu vatanda düşman asla.

Binler yasa topçu heybetinle,

Arslan kesilir cidal içinde.

Şanlı 30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun.

 

Celal TEZEL

Eğitim ve Öğretim Görevlisi Uzmanı

Mersin Üniversitesi