FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Fatma ÖZGER BİLGİÇ 11 Mayıs 2021 410 Görüntüleme

GÜNDÜR GELİR GEÇER  

GÜNDÜR GELİR GEÇER  

 Dün bir anneler günü daha geldi, geçti, gitti. Herkes kendini gerçekten içten sorguladı mı her evlat annesine karşı üstüne düşen görevini yeri ve zamanı geldiğinde yapıyor mu? Yoksa senede bir gün her gün çocuğuna verdiği harçlığı değerinde bir çiçek alıp annesinin kapısına vararak bir el öpüp üç beş dakika sonra görevimi yaptım haksız gururuyla evine döndü mü? 

 Evet çevremize dikkatli bakarsak her gün olumsuz, bizi yürekten yaralayan sorumsuz, bencil evlatları görürüz. Sosyal medyada da bu tabloları daha çok görüyoruz. Annesini huzur evine terkedip hiç sormayanı, para mal için dövüp üzeni hatta öldüreni… Akıl, mantık, duygu dünyası isyan etse de görüyor, duyuyoruz ne yazık ki bunları… 

 Bu hayatta çok farklı, çok kârlı uğraşlarımız varsa da kendimizi fazla kaptırmayıp annelerimize zaman ayırıp onlarla beraber yaşamıyorsak da onlara özel zaman ayırıp onları sık sık aramalı, ziyaret etmeli ve tüm ihtiyaçlarını da karşılamaya çalışmalıyız. Bunları yapmak elbette çok kolay değil ama biz kolayı değil, zoru seçmeliyiz. 

 Anneler yaşlanınca daha çok duygusallaşır, çocuklaşır ilgi bekler, sevgi beklerler. Bazen iki tatlı söz bile onu çok mutlu eder. Yüreğine huzur verir. Sevgiyi paylaşmaktan cimrilik yapmayalım. Sevgi paylaşıldıkça artan ve yüreği besleyen en güzel ilaçtır her yüreğe… 

 Yaş geçtikçe insanoğlu kendine yetemeyebilir kendi yemeğini, temizliğini yapamayabilir. Bazen çok acı ama bunların farkında bile olamayabilir. Bu tablo çok zor ve üzücü… Her an herkesin başına da gelebilir, ansızın bir kaza ve yatalak olan bir sürü insan var gördüğümüz örneklerde. 

 Eğer bir anne artık kendine yetemiyorsa evlat ya da evlatlar hemen bir plan yapmalı ya anneyle yaşamayı planlamalı ya da kardeş varsa sırayla annenin evinde anneye gereken ilgi sevgiyle bakmalı ve onu kimseye muhtaç etmemeli. İhmal edilen bir yaşlının durumu daha çabuk çöker ve iyileşmesi de genç yaşlara göre daha zor olur ve sonuç kötü olur. Asıl olan görevimizi yaparsak işimiz kolaylaşır yok yapmazsak da işimizi daha çok zorlaştırır acı çekmesine de bizler sebep olabiliriz. 

 Ölüm sonuçta her kapıyı çalacak ve her anne de ölecektir. Ama huzur içinde ölmek, kimseye muhtaç olmamak, çocuklarıyla, onu seven torunlarıyla yaşamak ve bu huzurlu ortamda ölmek ölümlerin belki de en güzeli. Yoksa sefalet içinde ölmek, aç kalmak, pislik içinde bir ortamda yaşamak ve zor şartlarda ölmek en acı ölüm. Mesleğim gereği 112 Acil servisinde çalıştığım yıllarda en çok bakıma muhtaç çok yoksul, zor şartlarda yaşayan annelere üzülürdüm. Tek başına ve berbat bir ortam…Bu çağda da bunlar var mı dediğim çok olmuştu… 

 Böyle kötü örneklerin yanında az olsa da çok güzel eli hatta ayağı öpülecek evlatlar da tanıdım ve gördüm. Yıllarca yatalak anneye, kayınvalideye şefkatle, sabırla, sevgiyle bakanları da gördüm. Annenin her ihtiyaç duyduğunda zorsunmadan koşarak giden evlatlar da gördüm. “Annem evimin direği, bereketidir. Her sabah namaz sonrası annemin elini öper sonra işime giderim. Onu mutlu gördüm mü ben ve eşim daha çok mutlu oluruz.”diyen koca yürekler de gördüm. İşte bu koca yürekleri örnek alıp annemiz hayattaysa kıymetini bilmeli, bazen yanlış yapsalar da nazlansalar da sabırlı olup Allah rızasını da düşünerek en güzelini yapmalı ve annenin yüreğine de bunu hissettirmeliyiz derim. Yoksa ölüm sonrası yemekler vermek, ağlamak, sızlamak, şiirler yazmak, üzülmek hepsi koca bir boş derim. 

 Unutmayalım ki evlatlarımız bizleri model alır.Çocuklarımızı örnek vermekle terbiye edemeyiz. Kendimiz çok zor olsa da iyi örnek olalım.Onlar zaten yeri zamanı geldiğinde yaşadıklarının şahidi olduklarından gereken dersi alacaklardır. 

 

10.05.2021  

Fatma Özger Bilgiç  

  

    DÜNYADAKİ MELEKLER ANNELER  

(Mayısın ikinci pazarı) 

 Anneler; yeryüzünün en fedakâr insanları, tarafsız çıkarsız, samimi ve dopdolu sevgileriyle gönüllerin başkahramanıdırlar. Anneliği kutsal kılan zaten benzersiz sevgisi, fedakârlığı, umuda tutunması, zorluğu yok etmesi, yapıcı olması ve aile içindeki rolünün zorluğudur. 

 Annelik çok yüce bir duygu, asil sevgidir. Her kadın bu duygunun bilincinde ve özlemindedir. En büyük hayali anne olabilmek ve annelik yapmaktır. Kadınlığın farklılığı ve doğurganlığı Allah’ın kadına verdiği büyük bir nimettir, bir hediyedir, farklı bir artıdır. 

 ‘‘Cennet anaların ayağı altındadır.’’ hadisi dinimizde anneliğin kutsallığını vurgulamakta ve anaların emeğini, önemini göz önüne sermektedir. Her ana, evladını kendinden ödünler vererek yetiştirmiştir. 

   Anneler Günü, anneleri anmak ve onurlandırmak amacıyla, tüm dünyada farklı zamanlarda kutlanmaktadır. Anneler Günü dünyada ilk kez hazin bir olay sonrası Amerika Birleşik Devletlerinde kutlandı. Virginia eyaletinde AnnaJarvis’in adın da bir kız çocuğu, annesini kaybettikten sonra büyük üzüntüler çekerek arkadaşlarıyla beraber bir kampanya başlattılar. 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongrenin onayıyla Amerika’da geniş kitlelere ulaşıldı. Daha sonra da tüm dünyaya yayıldı. Türkiye’de de 1955 yılından beri Mayıs’ın 2. Pazar günü Anneler Günü olarak kutlanmaktadır  

 Büyük Önder Atatürk der ki: “Dünyada her güzel şey kadının (ananın) eseridir. Kızlarını (geleceğin analarını) okutmayan milletler oğullarını manevi öksüzlüğe mahkûm etmiş demektir.” 

  Ata’mız kadının toplum ve aile içindeki yerini, rolünü iyi kavramış ve kadının eğitiminin önemini, kadına saygısını ve sevgisini girdiği her ortamda vurgulamıştır. Bazı geri düşünenlere kadının yaşamdaki her alanda bulunabileceğini inandırmış, kadına saygı sevgiyi ve diğer tüm olanakları sağlamıştır.                     

   Eğitimli bilinçli bir kadın, daha iyi bir anne ve daha iyi bir eş olur. Kadınlarımıza, annelerimize, geleceğin anne adaylarına önem vermeliyiz, onlarla ilgilenmeliyiz, annelerimizi ödüllendirmeyi de yüreklendirmeyi de bilmeliyiz. Anne olmak ‘anne’ diyebilmek yeryüzünün en güzel, en kutsal duygusudur. 

 Bir kadının en önemli en duygusal yaşam dilimi, çocuğunu doğurduğu ve anne olduğu zaman dilimidir. Ömrü boyunca da bu zaman dilimi özel anılarla hatırlanır ve içinde sevgiyle saklar anılarını gönül deryasına… 

 Çocuklar, bazen bencilce davranıp bazen de mantıklı davranmayıp bu güzel varlığı, anneyi üzer, ona karşı çıkarlar. Hâlbuki hiçbir anne, evladının mutsuz olmasını, başarısız olmasını istemez. Bir anne için en büyük iftihar, evladının başarısıdır, en büyük mutluluk çocuğuyla gururlanması çocuğunu iyi mevkilerde iyi sıfatlarda görmesidir. Aynı zamanda bir annenin en büyük acısı da evladını kaybetmesi ya da ondan utanç verici alışkanlıkların peşine düştüğünü görmesidir. Allah hiçbir anneye evlat acısı yaşatmasın dileriz. Her anne, evladıyla uzun, sağlıklı ve gurur, onur duyarak o muhteşem zevkin hazzını tadarak bu mutluluğa sahip olarak yaşar inşallah… 

 11.03.2007 

  Fatma ÖZGER BİLGİÇ