FLAŞ HABER:
Ana Sayfa GÜNDEM, TARSUS TARİHİ 31 Mart 2022 270 Görüntüleme

Zelenski’nin Dramı

Zelenski’nin Dramı

Tüm dünya ülkelerini olduğu gibi, bölge ülkesi olmamız nedeniyle ülkemizi de çok yakından ve olumsuz bir şekilde etkileyen ve derinden derine sarsan Ukrayna-Rusya Savaşı, geçtiğimiz Şubat ayının 24. Günü, Rus ordularının Ukrayna sınırlarını aşmasıyla birlikte başladı. Medya organları, bu çok önemli gelişmeyi, normal yayın akışlarını keserek son dakika notuyla ve olay yerinden yaptıkları canlı yayınlarla tüm dünyaya duyurdular. Savaşın başladığına ilişkin yayılmaya başlayan bu ilk haberler, dünya kamuoyunun gündemine adeta bir bomba gibi düştü. Başlangıçta, kimi askeri otoriteler, bazı uzmanlar ve çeşitli devlet adamları tarafından birkaç gün içerisinde, kısa sürede sonuçlanacağı ve biteceği tahmin edilen bu bölgesel, düşük yoğunluklu ve kontrollü savaş, kendisinden önceki bütün savaşlarda olduğu gibi tahminlerin çok ötesinde uzadı. Ve bugün itibariyle 37. Gününü de doldurdu. Geçen bu 37 günlük süre içerisinde savaşı bitirmek, öncelikle ateşkes sağlamak ve ardından barış görüşmelerini başlatmak amacıyla Birleşmiş Milletler’de ve uluslararası bazı ilgili örgütler nezdinde yapılan tüm bu ciddi ve iyi niyetli girişimlere ve iki ülke arasında yürütülen müzakerelere rağmen söz konusu bu savaş; halen kendi iç dinamiklerine göre gelişerek ve öngörülemeyen yeni boyutlar kazanarak varlığını sürdürmeye devam ediyor. Ve olağanüstü bazı sürpriz gelişmeler olmazsa, bir süre daha, yine aynı şekilde varlığını sürdürmeye devam edecekmiş gibi de görünüyor. Doğal olarak savaş, normal ve sağlıklı hiçbir insanın çıkmasını istemeyeceği ve sonuçları itibariyle yıkıcı etkileri olan korkunç bir olaydır. Ünlü Fransız düşünür Jean Paul Sartre’nin çok güzel ve veciz deyimiyle “Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.” Savaş, geniş halk yığınları için kan, ölüm, ateş, yıkım, zulüm, acımasızlık, açlık ve yoksulluk demektir.

Nitekim, Küresel Kalkınma Merkezi’nin yapmış olduğu bir araştırmaya göre Ukrayna-Rusya Savaşı, dünyada gıda fiyatlarının aşırı pahalılaşmasına ve 40 milyon kişinin ise aşırı derecede yoksullaşmasına neden olacaktır. Savaş; on binlerce masum insanın, hiçbir suçları ve günahları ve yapılan savaşlarla hiçbir ilgileri yokken, daha gençliklerine bile doyamadan, yaşamlarının baharında kitleler halinde bu dünyadan silinmeleri, gencecik erkek ve kadınların dul, küçücük çocukların öksüz ve yetim ve yüzbinlerce insanın, bir hiç mi hiç uğruna sakat kalmaları demektir.

Savaşa ilişkin en güzel ve en geçerli tanımlardan birisini de yaşamının büyük bir kısmını savaş meydanlarında geçirmiş olan ve savaş felaketinin dehşetini ve korkunçluğunu çok yakından tanıyan Mustafa Kemal Atatürk yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’e göre; bir ülkenin varlığı, egemenliği ve tam bağımsızlığı ve bir halkın özgürlüğü, onuru ve geleceği yaşamsal derecede tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir. Bu nedenle, herkes ve hepimiz için Atatürk’ün belirttiği niteliklere uygun olamayan her türlü savaşa karşı çıkmak bir yurttaşlık ve insanlık borcu ve görevidir. Hele sorumluluk ve karar mevkilerinde oturan devlet adamları ve yöneticilerin ise; ülkelerini mümkün olduğu kadar savaştan ve savaşın neden olacağı yıkımlardan uzak tutmaları gerekmektedir. Uluslararası sorunların çözümünde göz önünde bulundurulması gereken en temel unsur ulusal çıkarlardır. Ulusal çıkarların diplomasi yoluyla ve barışçı yöntemlerle çözülmesine her zaman özel bir önem verilmelidir. Bu saydığımız ilkeler, çağdaş ve uygar diplomasinin en basit ve en temel kurallarıdır. Bugün yaşadığımız ve uzadıkça yıkıcı etkileri daha da artan Ukrayna-Rusya Savaşı’nın baş aktörlerinden birisi olan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, burada saydığımız bazı basit uluslararası ilişkiler ilkelerini göz ardı ettiği, basiretli ve sorumlu bir devlet adamı gibi davranamadığı için ülkesini ve halkını çok zor durumlara düşürdüğü şeklinde yaygın olarak yapılan bazı yorumların öznesi ve odağı haline gelmiştir. Zelenski’nin bu konudaki dramı şuradadır ki, maalesef Zelenski, ulusal güç ve uluslararası güçler dengesi hesaplarını doğru bir şekilde yapamamıştır. Zamanlamayı iyi bir şekilde ayarlayamamıştır.

Zelenski, mevcut güçler dengesi hesaplarına göre diplomatik yollarla ve barışçı görüşmelerle çözmek için çaba göstermesi gerekirken, ülkesinin uluslararası sorunları için Rusya ile hiç mi hiç girmemesi gereken bir savaşa girmiştir. Bu şekilde yapılmış olan bir hesap ve zamanlama hatasının bedelini tüm bir Ukrayna halkı, çok büyük acılar çekerek ödemektedir. Ukrayna halkının, bu ağır bedelleri daha ne kadar süreyle ödemeye devam edeceği ve göç etmek zorunda kaldığı yabancı ülkelerde daha ne kadar süreyle ve daha ne kadar büyük acılar çekerek bu zorluklara katlanmak zorunda kalacağı hususu da belirsizliğini hala korumaktadır. Yaşanan bu dramatik savaş olayının baş aktörlerinden birisi olan Zelenski, bugün dünyada egemen olan yeni dünya ekonomik düzeni, yani neo-liberal kapitalist ekonomik sistem yanlısı bir takım medya kuruluşları ve ülkemizdeki bir kısım malum medya organları tarafından, sanki halkının refah ve özgürlüğü ve ülkesinin egemenliği ve tam bağımsızlığı için anti-emperyalist bir ulusal kurtuluş savaşı veren bir kahraman gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.

Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın Zelenski’den bir ulusal kurtuluş savaşı kahramanı çıkartılamaz. Çünkü Zelenski, ABD’nin ve Avrupa Birliğinin vaatlerine aldanarak ve batının çıkarları için batının parasıyla ve batının sialhlarıyla ülkesini böyle bir savaşa sokmuştur. Bu nedenle Zelenski, yaptığı bazı açıklamalarda, savaş başladıktan sonra zor durumda kalmasının ve savaşın ortasında yapayalnız bırakılmasının nedenlerinden birisi olarak ABD’nin ve Avrupa Birliği ülkelerinin verdikleri sözlerde durmamış olmasını gösterebilmiş ve kendisine yardım etmeyen NATO’yu sert bir şekilde eleştirebilmiştir.

Zelenski’nin siyasi yaşamında ve aldığı bazı yönetsel kararlarda hala açıklığa kavuşturulamayan bir takım karanlık noktalar mevcuttur. Tarih gelecekte elbette ki bu karanlık noktaları bir gün mutlaka aydınlığa çıkartacaktır. Sözcü gazetesinde Yılmaz Özdil, Zelenski’nin kurulduktan 3 ay sonra iktidara gelen siyasi partisinin, Avrupa Yahudi Toplulukları Konseyi, Ukrayna Birleşik Yahudi Cemaati ve aynı zamanda hem İsrail ve hem de Kıbrıs Rum Kesimi vatandaşı olan oligark İgor Kolomosky tarafından finanse edildiğini ve siyasi olarak desteklendiğini yazmıştır. Ekonomik bağımlılıklar her zaman siyasi bağımlılıklar getirir. Daha siyasal yaşamının başında ekonomik olarak oligarklara bu şekilde göbeğinden bağımlı olan bir siyasetçiden ülkesinde bir özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi vermesi beklenemez.

Geçtiğimiz 22 Mart Salı günü batılı medya kuruluşlarına bir röportaj veren Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski; yaptığı açıklamalar sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesi durumunda Kırım ve Donbas konusunu görüşmeye hazır olduğuna dikkat çekmiştir. Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında 29 Mart günü İstanbul’da yapılan müzakerelerde Ukrayna tarafı; Rusya’nın ateşkesi kabul ederek işgali sonlandırması karşılığında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 8 ülkenin garantör olması şartıyla NATO’ya girmemeyi garanti etmeyi, nükleer dışı ülke olmayı ve 15 yıl boyunca Kırım’la ilgili müzakere etmemeyi kabul etmiştir. Bütün bu gelişmeleri, bizzat Zelenski’nin açıklamalardan öğrenince insanın aklına ister istemez, “yahu Sayın Zelenski, madem bu koşulları müzakereler yoluyla kabul edecektiniz, o halde ülkenizi ve halkınızı böylesine büyük bir yıkıma götürecek ve tüm dünya dengelerini sarsacak böylesi kanlı bir savaşa neden girdiniz?“ Sorusunu sormak geliyor. Öyle zannediyorum ki Zelenski, bu şekilde sorulacak olan soruların hiç birisine cevap veremeyecek ve böyle bir savaşa girmesinin haklı gerekçelerini hiçbir zaman göstermeyecektir. Yine aynı çerçevede Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Hava sahasını kapatmayan NATO ve Avrupa Birliği ülkelerine hitaben yaptığı bir konuşmada “güya Ukrayna üzerindeki gökyüzünü uçuşa kapatmakla Rusya’nın NATO’ya karşı doğrudan saldırganlığını kışkırtacağı yönünde bir masal oluşturduklarına inanıyoruz. Bu, kendi kendine hipnoz. Bugünden itibaren ölenlerin hepsi sizin yüzünüzden ölüyor. Açıklamasına yer vermiştir. Bu kendi içerisinde tutarsız ve çelişkili açıklama Zelenski adına tam bir talihsizlik ve dram olmuştur. Bu korkunç ve acımasız savaşta ortaya çıkan yıkımdan ve ölümlerden doğrudan doğruya NATO’yu ve Avrupa Birliği ülkelerini sorumlu tutan Zelenski, kendisini rahatlıkla bu yıkımdan ve ölümlerden doğan sorumluluklardan soyutlamıştır. Bu ölümler üzerinde NATO ve Avrupa Birliği ülkelerinin sorumluluğu vardır da Zelenski’nin hiç mi sorumluluğu yoktur? Böyle bir mantık ve yaklaşım olabilir mi? Ne dersiniz? Savaş nedeniyle ortaya çıkan bu kitlesel ölümler nedeniyle Zelenski’nin de en az, tıpkı sorumlu tuttuğu NATO ve Avrupa Birliği ülkeleri kadar bir suçu, sorumluluğu ve küçücük de olsa bir hatası yok mudur acaba?

Celal TEZEL

Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi